Paylaş
Bu projeye sonunda devlet dışında bir yatırımcı çıkmadı. Genom projesi insan vücuduna ait tüm genetik materyalleri ve haritayı ortaya koymayı hedefledi.
ABD’de devletin yatırım yaptığı bu proje bugün 1 Trilyon dolarlık bir genom endüstrisi yarattı. O gün bu projeye sıcak bakmayan bir çok yatırımcının aklından neler geçiyordur tahmin etmek zor değil.
***
Ülkelerin kalkınmasının, ülkelerin hızla öne geçmesinin son derece açık bir sebebi vardır. Bilim ve teknolojiye yatırım yapan ülkeler alır başını gider. Diğerleri sadece takip eder.
Sebep açıktır. Zira bilimsel arge çalışmaları doğrudan verim artışını sağlar. Yeni endüstriler kurulur, iş imkanları yaratılır ve orta sınıf güçlenir.
ABD İkinci Dünya Savaşı sonrası bunun çok güzel bir örneğini vermiştir. 1800’lü yıllarda Batı mühendislik dönemini yaşadı. Biz ne yazık ki bu treni o dönemde kaçırdığımızdan Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale’de, Kutul Amare’de, Medine ve Bakü’de Türk ordusunun kazandığı zaferlere rağmen savaştaki ortağımız Almanlar teslim olmaya karar verdiğinde biz de teslim olmak durumunda kaldık. Çünkü silah kaynağımız olan Almanlar yenilgiyi kabul etmişti.
Özellikle 1900’lü yılların başında atom bombaları bilimsel araştırmalara olan ilgiyi artırdı. Bu dönemde yine ABD’ye baktığımızda ülkenin birlik ve beraberlik içinde kalkınmaya odaklandığını görüyoruz. 1964 yılında ABD’deki toplam arge harcaması GDP’nin yüzde ikisini buluyor.
Argenin GDP’ye oranı çok açıklayıcı bir veridir. Öyle ki bu veri ülkelerin gösterdikleri ekonomik atılım ve kalkınma ile doğru orantı gösterir.
Örneğin 2000 yılında Çin’de arge harcamaları GDP’nin sadece yüzde 0.893’ü idi.
2018 yılında Çin’de arge harcalamaları GDP’nin yüzde 2.129’una karşılık geldi.
Türkiye’de 2000 yılında yüzde 0.468 olan bu oran, 2018 yılında yüzde 0.961’e yükseliyor. Bizde de hatırı sayılır bir büyüme var ancak hala yeterli değil.
Bakın küçük komşu Yunanistan’da 2000 yılında sıfır olan arge harcamaları, bugün GDP’sinin yüzde 1.128’ine karşılık geliyor.
Bugün ABD’de aydınlar bilimsel argedeki yavaşlamayı, ülke ekonomisindeki yavaşlamanın başlıca nedenlerinden biri olarak görüyor. Ayrıca bu kararlara siyasetin bulaşmasının da negatif etkileri olduğunu görüyoruz. Bilimsel arge çalışmaları esasında milli savunma gibi tüm toplumun arkasında birlik ve beraberlik içinde tek vücut olması gereken projelerdir. Siyasetle bir alakası olmayan, ülkenin geleceğinin temel taşlarını oluşturacak çalışmalardır. Bilimsel arge çalışmaları milli çalışmalardır.
ABD önümüzde mükemmel bir örnek olarak duruyor. Çin ABD tarihini çok iyi çalıştı. Sanki okulda bir vakayı çalışır gibi. Öyle ki, aynı adımları atarak çok hızlı kalkınma sağlamaya çalışıyor ve başarılı.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’de özel ve kamu sektörleri çok yakın çalıştı ve bu başarı getirdi.
Askeri argenin ticarileştirilmesi ile yeni endüstriler yaratıldı. Savaş alanlarında mayın aramak üzere yapılan bir makinanın aslında otomatik bir vakum süpürgesi olarak da kullanılabileceği anlaşılmış ve iRobot adındaki süpürgeler pazara sürülmüştü 2000’lerin başında. Ben de ilk müşterilerindendim iRobot’un Boston'da yaşadığım dönemde. Bu teknoloji şu anda global vakum pazarının yüzde yirmisine sahip.
Bilimsel arge çalışmalarının bir stratejik plan halinde uzun dönemli olarak ortaya konulması gerekiyor.
Benzer yol haritasını kullanarak biz de ABD’nin ve Çin’in yaptığını başarabiliriz.
Bu çalışmaları her yeri zaten tıklım tıklım dolu olan İstanbul, Ankara veya İzmir’de planlamak da gerekmiyor.
Yeni teknoloji merkezleri oluşturmalıyız. Kamu, üniversiteler ve özel sektör bir arada çalışarak bu yeni merkezleri belirleyebiliriz.
Örneğin Erzurum’un köklü Atatürk Üniversitesi ile çalışarak o bölgede belirlenecek stratejik bir konuda bir arge ekosistemi oluşturabiliriz. Aynı şekilde Aydın’da, Kastamonu’da veya Tekirdağ’da.
Çin şu anda stratejik olarak belirlediği bilimsel ve teknolojik arge çalışmalarına yönelik merkezleri ülkenin değişik köşelerinde başlatmaya devam ediyor. ABD Tıp arge yayınları 20 yıl içinde Çinli tıp arge çalışmalarının ABD’yi geride bırakacağını yazmaya başladı.
Sağlıklı ve hızlı bir kalkınma ve bölgede bilim ve teknoloji alanında liderliği hedefliyorsak, yapılması gereken basittir. Milli bir yaklaşımla ülkenin dört bir köşesinde sistematik bir metodoloji ile stratejik olarak belirleyeceğimiz alanlarda bilimsel arge çalışmalarına başlamalıyız. Aynı şekilde savunma sanayiinde elde edilen milli bilgi birikimleri ticarileştirecek modelleri de ortaya koymak durumundayız.
Bugün hala bize yapamayacağımız ve başaramayacağımız söyleniyor. Ama ben inanmıyorum. Birlik ve beraberlik içinde Türk millletini var eden değerlere sahip çıkarak başarabileceğimiz çok şey var. Fikir ayrılıklarımıza değil, iş birliği yapabileceğimiz alanlara odaklanmamız gerekiyor.
Akıllı bir strateji ve uzun dönemli milli bir yol haritası ile asıl muhteşem kalkınmayı önümüzdeki dönemde yaşayabiliriz. Bu kalkınmanın mimarları bizler bu nesil olabilir. Türkiye coğrafi konumu, yetişmiş insan kaynağı ve genç nüfusuyla bölgenin bilim ve teknoloji üssü olabilme potansiyeline sahip değil mi?
Bunları sağlam bir yol haritası ile hayata geçirerek daha zengin bir gelecek hazırlayabiliriz ülkemiz için. İşte bu, gerçek bir 23 Nisan hediyesi olur çocuklarımıza. İleri Marşı’nda olduğu gibi …
Yürü, bu yol şeref, zafer yolu
Karşında bekliyor seni tanyeri
Yürü, atıl, devir karanlığı!
Durma yürü, haydi ileri!
Paylaş