Paylaş
Yaşadığı köyü bir kitaptan okuyup öğrendiği ‘Eko Turizm’ ile tanıştırıp köydeki kadınlarla beraber çalışıp, köyünü bir ‘eko köy’e dönüştürmeyi başarmış. Hamur açma atöyeleri, meyve toplama etkinlikleri, yürüyüş turları, tarım ürünleri satışı, ev pansiyonculuğu, bağ bozumu, tohum bankacılığı gibi pek çok organizasyona ev sahipliği yapıyor.
Elde edilen kazanç ile köydeki kadınlara da ek gelir sağlamayı başarmış.
İlkokul mezunu ama bugüne kadar binlerce kitap okuyarak 2013 yılında Kültür Bakanlığı tarafından ‘sıradışı okur’ seçilmiş.
Yıllarca çobanlık ve pazarcılık yaptığını gururla anlatan Bedriye Hanım, aynı zamanda 40 yıllık usta bir traktör sürücüsü. Atalık tohumu çok önemsiyor ve onlara gözü gibi bakıyor. Tohumlarını balmumuyla kaplayıp, şişelere koyup toprak ve kerpiçten yapılan duvarların arasına gömüyor, çocuklarına miras olsun diye.
Bedriye Hanım şimdi de kiraz ağacı sahiplendirme projesini başlatarak, 374 kiraz ağacı sahiplendirmiş. Ağaçlar çiçek açınca sahipleri parasını ödüyor, meyve verince gelip topluyor ve arabasına koyup götürüyor.
Ne müthiş ve yaratıcı fikir değil mi?
Cevabını yine kendi veriyor, “Türk kadını çok güçlü ve cesur ama gücünün farkında değil.”
Uluslararası Yves Rocher Vakfı’nın “Toprağın Kadınları Ödülü” projesi için buluştuğum Bedriye Hanım’ı tanıyınca, bu sıradışı kadının hepimize umut olduğunu hissettik.
Onu “Toprağın Kadınları”nın ilham perisi olarak ilan ettik.
Ödül kazanmış “Toprağın Kadınları”ndan birisi de Yeşim Bekyürek’ti. 30 yıllık bir ziraat mühendisi ve 10 yıldır ata tohumlarını kullanarak organik tarım yapıyor. Kurduğu KAÇEM Kooperatifi ile birçok kadın çiftçiyi bir araya getiriyor, salçadan tarhanaya, dometes kurusundan domates tozuna kadar organik sertifikalı üretim yapıyor.
Yeşim Hanım, çiftçi kadınlara organik tarım eğitimi veriyor. Amacı; yerel tohumları kullanmak, kırsaldaki kadının statüsünü yükseltmek ve gençlerin de tarımsal üretime katılmasını teşvik ederek sürdürülebilirliği sağlamak.
İçimizdekini görelim
Kahraman kadınların bir diğeri ise Ebru Baybara Demir. O bir şef, sosyal girişimci, toplum gönüllüsü ve kadınlara rol gösteren bir rol model. “Topraktan Tabağa”, “Yaşayan Toprak”, “Halep Sabunu Üretimi” gibi özellikle kadınların ön plana çıktığı birçok projeye imza atan bir kadın. Ebru Baybara Demir, Suriyeli mülteci kadınların da hayatlarına dokunmuş.
Atalık tohumlarla geleneksel tarım uygulamalarının yapıldığı, hem Mardinli kadınların hem de Suriyeli mülteci kadınların istihdam edildiği muhteşem projeleri başlatmış. Tohumla, toprakla, tarımla buluşturduğu kadınların hem ayaklarının üzerinde durmasını sağlamış hem de onlara kazanç temin etmenin yollarını açmış. Çünkü “Kadın toprağa, toprak kadına can verir” diye düşünüyor.
Sizinle tanıştırmaktan gurur duyduğum Özgül Öztürk Aksu ise ekolojik mimari yapılarla ilgili çalışmalar yapan bir başka sıradışı kadın. Baba ocağı olan Elazığ’ın Keban ilçesine bağlı Nimri Köyü’ndeki toprak damlı, taş üzeri ardıç ağaçlı, yağmur toplayan geleneksel evler, onun kariyer noktasının mihenk noktası olmuş. “Nimri’de Yeniden Hayat” projesi ile “Toprağın Kadınları Ödülü” kazanmış, mimari yapıların çevresiyle olan kültürel ve sosyal ilişkilerinin önemine inanan, odağına insanı koyan, İTÜ mezunu çok başarılı bir mimar. Sürdürülebilir bir mimari örnek olarak, 2019 yılında inşa ettiği köy evinin başka köylere de örnek olmasını istiyor.
İşlerini aşkla ve tutkuyla yapan bu kahraman kadınların hikayelerinin, ikinci bir şansa inanan ya da yepyeni bir başlangıç düşünen herkese rol model olacağına, ilham vereceğine inanıyorum.
Yeterki içimizdeki potansiyeli dışarıya aktarabilme cesaretini gösterelim.
Paylaş