Mutfakta yemek pişirmek, laboratuvarda deney yapmaya çok benzer. Her ikisinde de ölçü kapları, doğru oranda karıştırılması, bekletilmesi ve ısıtılması gereken malzemeler vardır ve ikisinde de işler karışırsa ortalığı bir yanık kokusu kaplar.
Kimya mühendisi olmam elbette ki yemek yaparken ya da sizlere tarifler verirken çok işime yarıyor. Bu sayede kullanılan malzemelerin, diğer malzemeleri nasıl etkileyeceğini iyi biliyorum ve bu da işimde bana çok kolaylık sağlıyor. Örneğin hamuru kabartmak amacıyla malzemelere karbonat ya da kabartma tozu ilave edilir. Bazı tariflerde yalnızca kabartma tozu, bazı tariflerde sadece karbonat kullanılırken bazılarında ise ikisi birden malzeme listesinde yer alır. Aslında bu malzemelerin her ikisi de tarifin içindeki diğer maddelerle tepkimeye girerek hamurun içinde hava kabarcıkları oluşmasını sağlar. ışte kekimizin ya da pasta hamurunuzun çok kabarmasının sırrı aslında budur. Karbonat, saf sodyum bikarbonattan oluşur ve karışımdaki yoğurt ya da meyve suyu gibi asitli sıvı maddelerle tepkimeye girer. Kabartma tozundaysa nişasta gibi tepkimeyi geciktirici maddeler vardır. Bu yüzden karbonat karışımlı hamurlar bekletilmeden fırınlanmalıdır. Kabartma tozuysa daha az etkili olduğu için miktar olarak daha fazla kullanılır. Peki karbonatın tepkimeye girmesi için yeterli miktarda asitli madde yoksa o zaman ne olur? ışte o zaman hiç de hoş olmayan bir şey gelir başınıza; kekin tadı acılaşır... Örnekten yola çıkarak, şunu söyleyebiliriz: Mutfakta bazı pratik bilgiler hayatınızı çok kolaylaştırır ve bazen zor gibi görünen yemekleri bile büyük bir kolaylıkla yapmanızı sağlar. Evet, bazı yemekler diğerlerine göre daha zahmetlidir. Ama bir başka gerçek de şudur ki, birinin yarım saatte yaptığı bir yemeği diğerimiz bir saatte hazırlar. Yani aslında hangi yemeğin daha pratik olduğunu belirlemek de çok zor bir iştir. Mutfakta ne kadar zaman harcayacağınız, bir yemeği ne kadar sürede yapacağınız tamamen sizin tecrübelerinize, o yemeği kaç kez yaptığınıza ve hatta o yemeği yapmayı sevip sevmediğinize bağlı olabilir. Hani bir laf vardır “lokmalar ağzımda büyüyor” diye. ınsanın iştahsız olduğunda ya da sevmediği bir şey yediğinde söylediği bir sözdür bu. Aynı şekilde yemek yapmak istemeyen ya da sevmediği yemeği yapmaya çalışan birinin de elindeki iş büyür, bitmez...
NOHUTLU TUTMAÇ ÇORBASI
Malzeme listesi
· 1 su bardağı nohut · 1 su bardağı yeşil mercimek · 4 yemek kaşığı zeytinyağı · 1 adet orta boy kuru soğan · 2 diş sarımsak · 1 yemek kaşığı un · 1 çay kaşığı tuz, karabiber · 8-9 bardak su (et ya da tavuk suyu öneririm) · ½ su bardağı kesme erişte (veya arpa, tel şehriye) · 1 yemek kaşığı kuru nane · 2 yemek kaşığı nar ekşisi (veya 1 adet limonun suyu)
YAPILIŞI: Nohut ve yeşil mercimeği yıkayıp süzdürün. Küçük bir tencereye koyup 5 bardak ılık suyla kaynayıncaya kadar haşlayın. Kaynadıktan 5 dakika sonra ocaktan alıp süzün. Orta boy bir tencereye zeytinyağını koyup içine incecik doğranmış soğanları koyun. Hafifçe haşlanmış ve süzülmüş nohutla mercimeği de içine ekleyip tencereyi orta ısılı ateşin üzerine oturtun. Bir tahta kaşıkla sürekli karıştırarak 2-3 dakika kavurun. Pirinç tanesi şeklinde doğranmış sarımsakları katıp, unu tıpkı tuz gibi serpiştirerek 1-2 dakika daha kavurma işlemine devam edin. Sonra da sıcak haldeki et ya da tavuk suyunu ilave edip tuz ve karabiberi ekleyin. Çorba kaynayıncaya kadar ara sıra karıştırarak pişirin. Kaynamaya başlayan çorbanın içine kesme erişte veya şehriyeyi katıp, altını hafifçe kısın ve nohutlar iyice yumuşayıncaya kadar çorbayı pişirin. Kuru nanesi ve nar ekşisi (ya da limonu) katıp, karıştırarak sıcak servise sunun. ısterseniz kırmızı pul biber de katabilirsiniz.