Maraş dondurmasının öyküsü

“Balkanlar’dan gelen soğuk ve yağışlı hava tüm hafta boyunca etkisini sürdürecek”. Bu cümle son günlerde çok duyduğumuz bir cümle değil mi? Kimimiz, “Oh ne güzel, kar yağacak” diye sevinirken, kimimiz, “Yeter artık, yaz gelse de ısınsak” diye isyan ediyor.

Haberin Devamı

Pek çoğumuz tarafından özlenen yazın en sevilen yiyeceklerinden biridir dondurma. Bu köşede de değindiğimiz üzere, aslında her mevsim gönül rahatlığıyla yenebilecek bir tatlıdır o.
Peki dondurma dendiğinde akla hangi kentimizin adı geliyor? Hemen hepinizin aynı cevabı vererek Maraş dediğini duyar gibiyim. Bu çağrışım çok normaldir, çünkü Maraş dondurması adından bahsettirecek türdendir. Dondurmanın Maraş’a geliş hikayesi nasıldır, bunu hiç merak ettiniz mi? Şimdi Gastro dergisinin Ocak-Şubat 2008 sayısında Nilhan Aras imzalı yazıya bir göz atalım ve bakalım, dondurma Maraş’a nasıl gelmiş.
Halep’te suçlu konumunda olan Hacı Mehmet 1923 yılında Maraş’a kaçar. Burada bir dondurma dükkanı açıp, salepli dondurma yapmaya başlar. Kendisinin farkında olmadığı bir gerçek vardır: Aslında Maraşlılar daha önce ne salepli dondurma yemişlerdir, ne de dondurma. Ama bir kez deneyen hiçbir Maraşlı dondurmadan vazgeçemez. Hacı Mehmet’in açtığı dondurma dükkanından kazandığı para da hiç fena sayılmaz hani. Bunu göz önünde bulunduran Kel Ali de Hacı Mehmet’e defalarca kendisini çırak olarak yanına alması konusunda başvurur. Ama dondurma ustası bu talebi ancak birkaç girişimden sonra kabul eder. Birkaç yıl ikisi birlikte çalıştıktan sonraysa Hacı Mehmet, dondurmacı Ali’yi bırakarak Halep’e gider.
Maraş’ın dondurmacısı olarak kalan Kel Ali ise dondurma yapmayı sürdürür. Evde yaptığı dondurmayı dükkanda satar. İşte bu tarihten itibaren de Maraş’ın ilk Türk dondurma dükkanı olma unvanını alır. Bu unvan Kel Ali’nin sahip olduğu tek unvan da değildir üstelik. Belki tesadüfen, belki de bilinçli olarak, yaptığı dondurmayı dövme demirden yapılmış kaşıkla karıştırır. Dövme demir kaşığın dondurmaya yaptığı etkiyse yiyenler tarafından pek beğenilir.
Size kısaca Maraş dondurmasının öyküsünü anlatmaya çalıştık. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Gastro dergisinin kaynaklığından yararlanarak.

Haberin Devamı

TARİFLER

Sosisli kazan böreği
 
8 KİŞİLİK
HAZIRLAMA SÜRESİ 30 DAKİKA
PİŞME SÜRESİ 25 DAKİKA
MALZEME LİSTESİ
• 2 adet hazır yufka
İçi için;
• 1 adet küçük boy kuru soğan
• 2 yemek kaşığı zeytinyağı
• 6 adet soyulmuş sosis
(parmak büyüklüğünde)
• 2 adet orta boy haşlanmış patates
• 2 adet yumurta
• 1 çay kaşığı tuz, karabiber
• 1 kase su
Kızartmak için;
• ½ su bardağı ayçiçek yağı

Haberin Devamı

YAPILIŞI : Hazır yufkaları, üst üste mutfak tezgahının üzerine yayın. Keskin bir bıçağın ucuyla yufkaları ikiye bölüp 4 parça yufka elde edin. Sonra da her parçayı üçgen şeklinde ikiye bölün. Böylece bir yufkadan 12 adet üçgen parça elde etmiş olacaksınız. Elde ettiğiniz toplam 24 parça yufkayı üst üste koyup bir kenarda bekletin. Diğer taraftan, böreğin iç harcını hazırlamak için; zeytinyağını orta boy bir tavaya aktarıp.üzerine incecik doğradığınız soğanları ekledikten sonra orta ısılı ateşte1-2 dakika karıştırarak kavurun. Sosisleri ve haşlanmış patatesleri çok ufak küpler halinde doğrayıp soğanların üzerine ilave edin. Tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak malzemeleri 3-4 dakika daha kavurun. Üzerine yumurtaları kırıp tekrar karıştırdıktans sonra tuz ve karabiberi serpin ve 1 dakika sonra tavayı ocaktan alıp soğumaya bırakın. Yufka paröçalarının üzerine fırçayla su sürün (suyu elinizle de sürebilirsiniz).
Yufkaların uzun kenarlarına soğuk haldeki harçtan birer tatlı kaşığı kadar koyun. Kenarlarını içe kıvırarak tıpkı sigara böreği sarar gibi sıkıca sarın. Ayçiçek yağını geniş bir tavaya koyup kızdırdıktan sonra hazırladığınız minik ve tombul sigara böreklerini kızgın yağda çevirerek 2-3 dakika kızartın. Börekleri üzerine kağıt peçete serdiğiniz tabağa alın. Biraz bekledikten sonra servis yapın.

Haberin Devamı

İlk kutlama pastası

10 KİŞİLİK
HAZIRLAMA SÜREİS 20 DAKİKA
PİŞME SÜRESİ 35 DAKİKA
MALZEME LİSTESİ
• 4 adet yumurta (oda sıcaklığında beklemiş olmalı)
• 1,5 su bardağı tozşeker
• 200 gr margarin (eritilip ılıtılmış)
• 1 adet limonun suyu ve kabuğunun rendesi
• 1 su bardağı buğday nişastası ( mısır nişastası da kullanabilirisniz)
• 1,5 su bardağı un
• 2 paket kabartma tozu
• 1 paket vanilya
Islatmak için;
• 1,5 su bardağı taze portakal suyu
Kreması için;
• 3 adet yumurta
• 1 su bardağı tozşeker
• 3 tepeleme yemek kaşığı un
• 4 su bardağı süt
• 1 paket labne peynir (200 gr)
• varsa 200 gr. beyaz çikolata
YAPILIŞI: Oda sıcaklığında bekleyen yumurtalar ve tozşekeri derin bir kapta, mikserin yüksek devriyle, 4-5 dakika kadar çırpın. Üzerine eritip ılıttığınız margarin, limon suyu ve rendeleniş limon kabuğunu ekleyip 1-2 dakika daha çırpın. Buğday nişastası, un, kabartma tozu ve vanilyayı başka bir geniş kapta elinizle iyice karıştırın. Üzerine yumurtalı karışıma ekleyip tahta bir kaşık ya da spatula yardımıyla pürüzsüz hale gelinceye kadar karıştırın. Akıcı kek hamurunu, kenarı 25-30 santim olan yağlanmış, kare şeklindeki fırın kalıbına aktarın. Keki, yaklaşık 5 dakika önceden 175 dereceye ayarladığınız fırında 30-35 dakika, üzeri iyice sararıncaya kadar pişirip çıkarın. Ilık hale gelmesini bekleyip ortadan uzunlamasına ikiye böldükten sonra her iki parçayı da portakal suyuyla ıslatın. Diğer taraftan, kremayı hazırlamak için; yumurta, tozşeker, un ve sütü orta boy bir tencereye aktarın. Kısık ateşte, tahta bir kaşıkla sürekli karıştırarak, muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirin.
Kaynamaya başladıktan 1 dakika sonra ocaktan alıp henüz sıcakken içine labne peynirini koyun. Karışımı, mikserin yüksek devriyle 2-3 dakika kadar çırpın. Ilık hale gelen kremayı kekin arasına ve üzerine spatula yardımıyla sürün. (İsterseniz pastanın ortasına ve üzerine taze meyve dilimleri de koyabilir, ya da pastayı renkli kurabiyelerle süsleyebilirsiniz) Pastayı buzdolabında bir süre soğuttuktan sonra servise sunun.

Yazarın Tüm Yazıları