Gaziantep Şirehan festivali

Gaziantep, tarihi ve çok zengin yemek kültürüyle kendinden sık söz ettiren şehirlerimizden biridir.
Coğrafyasında yaşamış ve hâlâ yaşayan halkların yemek kültürlerinin sentezi olan bu zengin mutfağı hepimiz çok seviyoruz.
İşte bu sebeplerden dolayı Gaziantep’in marka şehir haline gelmesi ve dünya kültür başkenti olabilmesi için yapılan bütün çalışmaları destekliyoruz. İnşallah Gaziantep yakın bir gelecekte UNESCO’nun “dünya gastronomi şehri” unvanını da alır. Bu anlamda, artık geleneksel hale gelen Gaziantep Şirehan Yiyecek ve İçecek Festivali’ni de çok önemsiyorum.
Aslında bağ bozumu şenliklerinin bir parçası olan şire yapımı, çok eski bir ritüeldir. Bağdan toplanan üzümlerin ezilip pekmez toprağı katılarak mahşere kazanlarında kaynatılmasıyla elde edilir şire.
Tüm mahalle halkının beraberce ve dayanışma içinde yaptığı bir tür geleneksel tatlıdır. Bu manada, insanların şehir hayatında birbirlerine iyice yabancılaştıkları bugünlerde, bizlere komşuluk ve dayanışmayı da hatırlatır niteliktedir.
Şire yapımı, komşuluğun, dayanışma ve birlikte iş yapabilmenin en güzel örneklerinden biridir, bir başka deyişle.
Bu yıl da Şirehan Festivali’ne katılmak ve bu vesileyle Gaziantep’e gitmek büyük bir keyifti. Şire yapımının bütün aşamalarını zevkle izledik ama aralarda kaçamaklar yapıp Zekeriya Usta’da bol fıstıklı kaymaklı katmer yemeyi de ihmal etmedik.
Defalarca gittiğim Antep’te bu kez Gazi Köşk Kebapçısı’na uğrayıp Sülbiye Hanım’ın hazırladığı ciğer kavurmasının tadına da baktım. Annemin kurban bayramlarında yaptığı o nefis kavurmanın tıpkısıydı diyebilirim.
Elbette ki Ahmet Ümit ve Tahir Tekin gibi memleketine aşık olan, kıymetli insanların, şehirlerinin kültürel değerlerine ve mirasına sahip çıkmaları, bu tür festivallerin gerçekleşmesi ve gelenekselleşmesi için çok önemli. Bu kutsal çabayı da takdir etmek zorundayız.
Bu yazı aracılığıyla, kendi şehrinin kültürüne, yemeklerine sahip çıkanlara, Gaziantep’in muhteşem, kucaklayıcı halkına da teşekkür etmek istiyorum.