Paylaş
Rengeyiği etinin yediğim en lezzetli etlerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Son yıllarda İskandinav mutfakları arasında ön plana çıkan Fin mutfağı, oldukça basit yemekleriyle tanınıyor. Doğusundaki Rusya ile batısındaki İsveç’ten fazlasıyla etkilenmiş olan Fin mutfağının en önemli malzemeleri arasında başta rengeyiği eti olmak üzere somon balığı, patates ve dağ çileği yer alıyor. Siz de bir gün oralara giderseniz, rengeyiklerinin çektiği kızaklarla dolaşırken karlar arasında parlayan kırmızı bir dağçileği görebilirsiniz.
Çok ilginç ve çok sert iklim koşulları nedeniyle yiyecekleri hem çok farklı hem de tat ve aroma bakımından çok keskin. Tüm kış boyunca, yani neredeyse kasımdan nisan sonuna kadar toprak karla kaplı ve hava çok soğuk. Dolayısıyla toprak kirlenmiyor. Yaz boyunca neredeyse 34 saat batmayan güneş sayesinde sebze ve meyveler son derece doğal ortamda yetiştiriliyor. Sebze meyvelerin tadı ve kokusu hiç değişmiyor.
HAYALLER ÜLKESİNDE PERİ KIZI GİBİYDİM
Kuzey kutup çizgisi içinde yer alan Lapland’da hava o kadar temiz ki, orada karın en saf halini görebiliyorsunuz. Tabii eksi 25 dereceyi soğuk bulmazsanız! Ama benim gibi bir kar manzarası aşığıysanız, iş değişir. Hani, kartpostallarda karlı ormanlar arasında heykel gibi duran rengeyikleri vardır ya, işte onları gözlerimle gördüm.
Sanki orası bir hayal ülkesiydi ve ben bir peri kızı olarak karla kaplı çam ormanları arasında gezinen geyiklerini seyre dalmıştım. Ormanın ortasında, kütük bir evde kaldık. Tam hayallerimdeki gibi, 12 kişilik tahta bir masa, 24 saat yanan bir şömine ve şahane bir mutfak vardı. Başımda tam altı erkeğin olduğunu da söylemeliyim tabii.
RENGEYİĞİ KAVURMASI İLE PATATES PÜRESİ YAPTIM
Sabah kahvaltısı, ardından akşam yemeği hazırlığı derken saatlerimi mutfakta geçirdim diyebilirim. Ama işin güzel tarafı, mutfak penceresinden karlı ormana ve ara sıra çıkıp gelen rengeyiklerine bakarak soğan doğrayabiliyor olmamdı.
Arada bir, mutfak penceresinin kenarında duran termometreye bakıyor ve eksi 20 dereceyi gördüğümde “Amma da soğuk bir ülke burası” diyordum. Bir taraftan Finlerin yöresel yemeklerini denerken, bir taraftan da küçük kaçamaklar yapıp dışarı çıkıyor, o temiz karlı havayı içime çekiyordum.
Dünyanın neresine gidersem gideyim, mutlaka bir markete girer, yöresel ürünlere göz atarım. Böylece gittiğim yerin mutfağını çok daha iyi tanıdığıma inanırım. Eğer kaldığım yerde kullanabileceğim bir mutfak varsa, o ülkenin en meşhur yemeklerini pişirmeye çalışırım. Lapland’da Finlandiyalı bir kadından aldığım tarifle rengeyiği kavurması yaptım. Kavurmanın yanına da Lapland patatesinden yaptığım püreyi koyup salatalık turşularından dilimledim; geleneksel Finlandiya mutfağını tam olarak uyguladım anlayacağınız.
-25 DERECEDE BİLE TATLI TERCİHLERİ DONDURMA!
Finlandiya’ya, hele daha da kuzeye, kuzey kutup çizgisinin içinde yer alan Lapland’a gidip de rengeyiği eti yemeden dönmek olmazdı. Yediğim en lezzetli etlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Daha önce Norveç, İsveç gibi İskandinav ülkelerinde de yediğim rengeyiği eti hiç bildiğimiz et gibi kokmuyor ve çok da yumuşak. Köftesi, kavurması yapılıyor ya da bonfilesi tüketiliyor. Hepsi de birbirinden lezzetli. Çam ağacından yapılan şişlere takarak pişirdikleri rengeyiği ciğeri de Finlerin çok sevdiği başka bir yemek. Tatlı olarak ise hava her ne kadar eksi 25 derece de olsa, dondurmayı tercih ediyorlar.
Paylaş