Erzurum'da 7/24 çay var

Bir çay tiryakisi olarak Erzurum’a giderken pek bir sevinirim. Çünkü her an her dakika çay ve ona eşlik eden kıtlama yani kesme şeker vardır.
Annemle babam Erzurum’dan aldıkları kıtlama şeker ve limonla keyif çayı yaparlardı, ben de onları taklit etmeye bayılırdım çocukluğumda.
Doğal, sert bir şeker kütlesi özel bir makasla minik parçalar şeklinde kesilir. Ağızda yanakla, damak arasına sıkıştırılan ve çok yavaş eriyen minik bir şeker parçasıyla yani kıtlama şekerle babam 3-4 bardak çay içerdi.

Bir TV programı çekimi için gittiğim Erzurum’da, çekim biter bitmez ozanlar kahvehanesi olan Kıyasettin Temelli Kıraathanesi’ne gittim. Erzurum’un en güzel çayını içmek için tarif edilen adres burasıydı.
Kapıdan içeri girer girmez, üzerinde kazanla su kaynatılan kocaman bir odun sobası ve hemen arkasında sazlarını çalıp türkü söyleyen aşıkların oturduğu sahne bölümü sizi karşılıyor.
Öner, Yener ve Şener Temelli adındaki 3 erkek kardeş, babalarından devraldıkları bu işletmeyi yaşatmak için çok gayret sarf ediyorlar. Birisi takatuka da denilen kıtlama şekerini tahta bir kutu içinde çekiçle parçalara ayırırken, bir diğeri çayı demliyor ve üçüncü kardeş de müşterilerle sohbeti koyulaştırıyor.

UNESCO ÖDÜLLÜ PASTANE

Ertesi gün ilk durağımız meşhur Hemşin Pastanesi oldu. 1938’de açılan bu pastanenin en önemli özelliği 1995 yılında UNESCO’dan aldığı hoşgörü ödülü. Akşamları her görüşten insanın bir araya gelip, fasıl müziği eşliğinde sohbet ettikleri bu mekânda barış ve sükuneti hemen hissediyorsunuz.
Bir sonraki durağımız Erzurum Olgunlaşma Enstitüsü oldu. Geleneksel dokumaları ve pek çok kültürel ürünlerimizi hayatımıza katmak için çalışan Olgunlaşma Enstitüsü’nde Ehram’ın hikayesini dinledik.
Herkesle vedalaşırken ekip acıkmış ve cağ kebabı hayali kurmaya başlamıştı.
Rehberimiz Canan Şimşek’in önerisiyle Aksu Cağ Kebap, Cabbar Usta’ya koşarak gittik. Çok sempatik Cabbar Bey ve oğlu Kadir Erdoğan’ın önerisiyle incecik yufka ekmeğinin içine kebabı ve sadece soğanı dürüm yapıp yedik.
Yüksek rakımlı otlakla ve kekikle beslenen kuzu etinin lezzeti çok iyiydi.
Bizim ekip tıpkı Erzurumlular gibi “tatari” yani az pişmiş formunu tercih etmişti.

SANAT ESERİNİ ANDIRAN TATLI

Son olarak Palandöken Kadın Kooperatifi’nin hazırladığı tatlıyı yedik. Demir tatlısının hamuru hazırlanmış ve bizi bekliyordu. Kızgın yağa batırılan bir demir kalıbının ucundan akarak şekillenen hamur, muhteşem formuyla bir sanat eserine dönüşüyor. Bu sanatsal tatlının restoran menülerine girmesini çok isterim...
Kadın kooperatiflerine, kadın üretici ve kadın girişimcilerine destek veren Kuzey Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı’na çok teşekkür ederim. Ayrıca Erzurum’un tanıtımı için çalışan Canan Şimşek, Erzurum Belediyesi’ne de sevgilerimi sunuyorum.