Paylaş
Akrep ise duygusal ve finansal yaşamında oluşturmak istediği güvenliğin Yay için anlamsız olduğunu gördükçe, giderek yolunu ayırmak için elinden geleni yapmaya başlar. Ancak ortak ilgi alanları ya da amaçlar, bu ikilinin uzun yıllar bir arada kalmasına yardımcı olabilir.
Zodyak’ta arka arkaya bulunan Yay ve Akrep, aradaki gerginliğe rağmen, ortak noktalarda buluşabilirler. Yay iyimser yapısıyla Akrep’in yaşamdaki kötümser beklentilerinden sıyrılmasına, Akrep ise istikrarlı ve sağlam kararları ile Yay’ın yaşamında stabilizasyon yaratmasına yardımcıdır. Derin bir duygusallıkla bezenmiş, kuvvetli bir cinselliğe sahip olan Akrep ile mental uyaranlara ve maceraya daha yatkın olan Yay’ın cinsellikte de anlaşmaları çok kolay değildir. Yay’ın sahip olma isteğini anlaması oldukça zordur. Akrep ise cinselliğin yaşamda atlanabilir bir faktör olmasını kabul etmekte zorlanır.
Diğer burçlarla devam edeceğiz...
Balık, hele hele mevsiminde yenen balık başka hiçbir şeyin olmadığı kadar makbuldür. Peki her zaman böyle miymiş?
17 ve 18’inci yüzyıllarda soylular ve savaşçılar bol bol kırmızı et yerlermiş. Feodal beylerin pek çoğu da kırmızı et düşkünüymüş o zaman. Çünkü balığın kırmızı et kadar besleyici olmadığını düşünürlermiş.
Hatta o yüzyıllarda oruç günlerinde ve cumaları et yemek yasak olduğu halde, balık yemek serbestmiş. Yani balık tam anlamıyla et sınıfına bile sokulmuyormuş.
Bu durumu ironik bir anlayışla dile getirmeye çalışan Voltaire, felsefe sözlüğünde der ki: “Bir fakir bir cuma günü koyun kemiği çiğniyorsa o kişi cehenneme gider, oysa aynı gün kocaman bir balık yerse cennetin kapıları o kişiye sonsuza dek açık olur.”
Yine aynı yüzyıllarda zenginler sadece büyük ve beyaz etli balıkları (çipura, karagöz, mercan, levrek vs.) tercih ediyorlarmış.
Kırmızı etin balığa kurduğu bu üstünlük hemen hemen II. Dünya Savaşı’na kadar devam etmiş. Biliyor musunuz, o yıllarda balık alırken görünmektense, aç kalmayı tercih eden insanlar bile varmış. Örneğin Imperia, yani kuzeybatı ıtalya’da yaşayan insanlar böyleymiş. Çünkü balık yemek yoksulluğun bir göstergesiymiş o zaman. Yoksulluksa utanç verici bir durum.
VİŞNELİ PASTA AŞIYAN
YAPILIŞI: Pastayı yapmaya başlamadan önce, dondurulmuş vişneleri bir kaseye aktarıp üzerine 2 yemek kaşığı tozşeker serpiştirerek bekletin.
Pötibör bisküvileri robotta çekerek un haline getirip derin bir kaba aktarın. Üzerine oda sıcaklığında beklemiş olan margarini ve tarçını da ilave ederek yoğurun. Hamuru, orta boy bir kelepçeli kalıba bastırarak yerleştirin. Soğuk bir ortamda ya da buzdolabında 1-2 saat bekletin.
Diğer taraftan da vanilyalı puding ve sütü bir tencerede, sürekli karıştırarak kaynayıncaya kadar pişirin. Kaynamaya başlar başlamaz ocaktan alıp labne peyniri de kattıktan sonra karıştırın ve ılık hale gelmesini bekleyin.
Buzdolabındaki bisküvili hamuru kelepçeli kalıptan çıkarıp servis tabağına alın.
Üzerine ılınan pudingi aktarıp buzu çözülmüş olan vişneleri de yerleştirin.
Jöleyi hazırlamak için 4 yemek kaşığı tozşeker, nişasta ve vişne suyunu küçük bir tencereye aktarıp sürekli karıştırarak çok kısık ateşte pişirin.
Katılaşıp kaynamaya başlayınca ocaktan alıp hemen vişnelerin üzerine gezdirin. Soğuyunca servise sunun.
Not: Pastayı süslemekte kullanacağınız jöle hazır da olabilir.
· 40 adet pötibör bisküvi
· 200 gr margarin (yumuşamış olmalı)
· 2 çay kaşığı tarçın
Üzeri için;
· 1 paket vanilyalı hazır puding
· 2 su bardağı süt
· 2 su bardağı vişne (dondurulmuş)
· 1 paket labne peynir (200 gr)
· 6 yemek kaşığı tozşeker
· 4 çay kaşığı mısır nişastası
· 1 su bardağı vişne suyu
Paylaş