Paylaş
Enginarla yaptığı muhteşem beğendiyi, deve etinden yapılmış ızgara sucukla tamamlayan yarışmacı Zeynep Candan’ı izlerken çok heyecanlandım. Aydın Efeler Belediyesi’nin düzenlediği yemek yarışmasında jüri üyesiydim ve ilk kez deve sucuğunun lezzetini beğendim.
Hani deve eti demeseler dana sucuk diyebilirdim. Öte yandan bu kadim lezzetin kaybolmadan bugüne değin gelebilmesine de çok memnun oldum.
Aydın’ın geleneksel lezzetlerinden biri olan deve etinden yapılan sucuk, yüzyıllardan beri kahvaltı yiyeceği.
Aslında bu geleneksel damak lezzetinin bugün bile taleplisi çok.
Çünkü deve etinin kırmızı ete göre daha düşük yağ oranına sahip ve birçok hastalığa iyi gelen şifalı bir yiyecek olduğuna inanıyorlar.
Aydınlılara göre hem doğal hem lezzetli bir et. Usta bir kasaplık bilgisiyle kesilen etler çekildikten sonra içine; karabiber, kimyon, pul biber, kekik gibi baharatlar, bol sarımsak ve tuzla harmanlayarak hazırlanıyor.
Dana eti sucuğuna göre daha ufak ve ince şekil veriliyor. Dayanıklı olması için kurutuluyor ama tazesinin de meraklısı çok.
Yörük kültürüne bağlı olarak gelişen devecilik, deve güreşleri ve yetiştirme geleneği; Muğla, Denizli, Çanakkale, Balıkesir gibi bazı Batı Anadolu şehirlerimizde artık kaybolmuş.
Ancak Aydın’da bu gelenek azalsa da hep devam ettiriliyor. Hatta incirin ana vatanı deve güreşlerinin başkenti sloganıyla kendini tanıtan İncirliova Belediyesi deve sucuğunun coğrafi işaretini alıp markalaştırmış bile.
Arap ülkelerinde popüler olan deve sucuğunun Gaziantep ve Şanlıurfa’da bir zamanlar üretilip tüketildiğini duymuştum.
Şimdi bu geleneği Aydın devam ettiriyor. Her ne kadar yarışmanın starı deve sucuğu olsa da favorim hep paşa böreği olmuştur.
Bol yumurta ve sütle makarna hamuru kıvamında yoğrulup servis tabağı boyutunda açılan yufkalar, kızgın zeytin yağında kızartılıyor.
Tuzlu suda haşlanıp kavrulan kıymalı cevizli harçla beraber su böreği havasında hazırlanıyor.
Pişirilen paşa böreği, yoğurt ve kırmızı toz biberli yağın üzerine gezdirilmesinin ardından hemen servise sunuluyor.
Yufkaların çıtır lezzeti, aralara serpiştirilen cevizli kıymayla birleşip en son yoğurtla tamamlanınca damak çatlatan bir sonuç ortaya çıkıyor. Geleneksel bir düğün yemeği olan yuvarlama ise elips şeklindeki et köftelerinin nohutlu salçalı suda haşlanıp buluşmasıyla ortaya çıkıyor.
Son derece sade, bilindik ama bir o kadar da doyurucu, lezzetli.
Özellikle Ramazan ayında mutlaka pişirilen bir başka ilginç Aydın yemeği ise ekmek dolması.
Kim bilir belki de bayat ekmeğin değerlendirmesi amacıyla ortaya çıkan bu yemektir. Son aşamada yoğurt ve kırmızı biberli yağ, altın vuruş niteliğinde çok davetkar.
Aydınlılara “En çok sevdiğiniz yemeğiniz nedir” diye sorsanız alacağınız cevap nohutlu pırasa olabilir. Bazen içine kereviz, kuzu eti de katarlar. Evet, börülce de Aydın’ın markalaşmış meşhur yemeğidir.
Kışın kurusunu, salatasını yazın ise tazesini, ekşilemesini pişirirler. Bol domatesle ve zeytinyağıyla susuz pişirilen taze karagöz börülcesinin tadı ise doyumsuzdur.
“Peki ya enginar” dediğinizi duyar gibiyim. Evet enginar kültürü Aydın’da çok eskilere uzanır. Yaprak sıyırma, pirinçli dolma, kuzu etli, sap kavurma, çanak şekli pişirme gibi pek çok çeşidini yaparlar. Bence en orijinali, henüz filizlenen enginar yapraklarıyla yapılan kıymalı pirinçli yemek. İşte bunun tadına bakabilmek için 11. ayda Aydın’a bir gidip dönmek lazım.
Paylaş