Paylaş
Yarın Kurban Bayramı’nın arifesi...
Büyükler, dost ve akrabalar ziyaret edilecek, eller öpülecek, gönüller hoş edilecek.
Yaz sıcaklarına rastlayan bayramları fırsat bilip tatile çıkanlar da telefonlarla kutlamalarını yapacak. İslamiyete göre hali vakti yerinde olan herkesin kurban kesmesi uygundur.
Öte yandan kurbanlık hayvanlık kesmek, Anadolu’da pek çok adetimizin ve geleneğimizin bir parçasıdır.
Nişan töreni veya söz kesilmesinden sonraki ilk Kurban Bayramı’nda kız ya da erkek tarafı birbirlerine kurbanlık koç gönderir. Buna “gelin koçu götürme adeti” denir. Kız evine giden koçun boynuzlarının arasına kurdeleyle bağlanmış bir altın takılır.
DÜĞÜN ÖNCESİ KOÇ HEDİYESİ
Sizi bilmem ama ben çocukluğumda süslenip püslenip, alnının ortasına da bir beşibiryerde altın takılmış bayram koçu gördüm.
Hatta boynuzlarına da renkli balonlar bile bağlanmıştı.
Nikahla düğün arasında bu geleneğin uygulanması adeti yıllarca sürdürülmüş. Nikahı kıyılmış ancak düğünü yapılmamış geline gidermiş koçlar.
Düğünden bir gün önce alınan koç yıkanır, taranır ve tüylerinin birkaç yerine de renkli kurdeleler bağlanırmış.
Gençler için belki de bir hikaye gibi gelecek bu adetleri hâlâ uygulayan birçok aile vardır.
Şimdi düşünüyorum da, bir zamanlar hediyelik eşya almak, çeyiz eşyası düzmek için dedelerimiz, ninelerimiz büyük bir şehre gitmek zorundaymış.
Nevresim takımı, havlu, masa örtüsü gibi basit şeyler yaşadığımız köyde satılmazdı.
Elinizin altında olan, hediye vereceğiniz malzemeler; ya tarlanızda, bahçenizde yetiştirdiğiniz sebze-meyveler ya da etinden sütünden yararlandığınız hayvanlarınızdı.
Bir kasabada tek bir bakkalın olduğu günleri hayal meyal hatırlayan benim neslim bunları çok iyi bilir. Dolayısıyla bir koç hediye etmek, onu hediye paketi gibi süslemek o zamanlar çok önemsenen ve gurur duyulan bir adetmiş.
Böylece damat tarafı zenginliğini ve geline verdiği değeri gösterme fırsatı bulurmuş.
Bazı yörelerimizde ise kız tarafı, bayram ziyaretine gelen damat ve akrabaları için ayrıca kurban kesilir. Bu da bol gönüllü kız tarafının erkek tarafını ağırlama şeklidir.
Artık kaybolan bir gelenek olmakla birlikte bir zamanlar kesilen kurban etinin ufak bir bölümü saklanır. Bayramdan 40 gün sonra kaynatılan aşurenin içine atılarak pişirilirmiş.
Bütün bu seremoniler, geleneksel ritüeller sonrasında kurban etleri dağıtımı da bitince, ev halkı ve misafirler için yemek pişirme zamanı gelmiş demektir.
Tatlılar mutlaka günlerce öncesinden hazırlanır. Mutfaklara, kilerlere tepsi tepsi baklavalar, kadayıflar, kalburabastılar, sarığın burmalar dizilir.
Dolmalar sarılmış, yoğurtlar mayalanmış, ev ekmekleri, tandır yufkaları hazır edilmiştir. Taze kesilen etin sert olacağını bilen annelerimiz, önce böbrek, yürek ve ciğerden bir bayram kavurması yapar.
Sahrap Soysal, bir bayram sabahında annesi Hikmet Ataman ve kardeşi Bülent Ataman ile birlikte...
Özellikle ev halkının bu kavurmayı yemesi adettendir. Yapılan bayram kahvaltısının ana yemeği olur.
Ertesi gün gelecek misafirlere ikram etmek üzere bayram kavurması hazırlığı yapılır. Etler doğranır, ayıklanır ve dinlenmeye bırakılır. Bu arada evin yaşlıları için et suyuna çorba, pilav, hoşaf hazırlığı da ihmal edilmez. Kimi yaşlılar da dişleri kesmese bile illa ki bir işkembe çorbası diye tutturabilirler.
BAYRAMDA NiCE GÜZEL ANILARA...
Günümüz koşullarında artık birçok büyük market, tüketiciye kurban kampanyaları hazırlıyor, kredi kartına taksit yapıyor ve kurban kolileri hazırlıyor. Mağazadan eve teslim şeklinde... Ya da bizim de yaptığımız gibi hayır kurumlarına bağışta bulunuyor.
Bayramlarınızı sevdiklerinizle paylaşabileceğiniz güzel anılara, mutlu saatlere çevirebilmenizi diler, hepinizi sevgiyle kucaklarım.
Paylaş