Paylaş
5. Uluslararası Adana Lezzet Festivali boyunca meydana gelen atıkların geri dönüşümüyle ilgili, Büyükşehir ve ilçe belediyeleri ortaklaşa çalıştı.
Sevgili Ebru Baybara Demir’in önayak olduğu “atık yönetimi” projesi başarıyla tamamlandı. Böylece çöpe atılan gıdaların fazlalığına, gıdanın geleceğine, toprağın iyileştirilmesi konularında farkındalık yaratmaya çalışıldı.
Adana’ya her gidişimde, uçaktan inerken yüzüme çarpan kavurucu sıcak hava bana hep, gecesi serin Adana yaylalarını anımsatır.
Toros Dağları eteklerindeki Pozantı yaylaları, Adanalıların vazgeçilmezidir. Ancak bu kavurucu sıcaklık, aynı zamanda Çukurova’nın bereketli topraklarında yetişen binlerce bitki çeşitliliği için büyük önem taşır.
Bitkiler güneşin ışıklarıyla enerjilerini alıp, Seyhan ve Ceyhan Nehirleri’nin sularıyla da gelişir, büyür ve hayat bulur. Çukurova, kavun, karpuz, üzüm, her türlü narenciye, şeftali, salatalık, ıspanak, domates, bezelye, patlıcan, nohut, susam, pamuk, zeytin, nar gibi yüzlerce sebze, meyve ve tahıl üretimiyle Türkiye’nin en verimli ovalarından biridir.
İşte bu muhteşem sebze, meyve çeşitliliği tencerelerde buluşup yemeklere dönüşür ve Adana mutfağını bir şölen sofrasına çevirir.
Bu zenginliğin kaynağında, Çukurova coğrafyasının yanı sıra, tarihi 9 bin yıl öncesine giden onlarca medeniyetin, göçlerle gelen farklı etnik kökenli toplulukların da izlerini görmek mümkün.
Yani kebabın dışında, muhteşem bir hazine niteliğine sahip ev mutfağı da vardır. Kimi zaman alelacele 2-3 malzemeyle, bazen doğaçlama, çoğu kez de geleneksel yöntemlerle ama mutlaka mevsimine göre pazardan alınmış, bahçeden toplanmış yiyeceklerle yapılan ev yemekleri...
Rengarenk salatalar, her tür yeşillik Adana sofralarının temel ikramlarıdır. Turunç, limon suyu, koruk suyu, sirke ya da nar ekşisi, Akdeniz’in yerel zeytinyağıyla birleşip şahane bir salata sosuna dönüşüverir. Bazen de salatalar tahin sosuyla taçlandırılır. Bu kategorideki favorim ise tahin soslu turp salatasıdır.
Özellikle ızgara balık yanına çok yakışır. Turşulardaki önerim ise Ege Bölgesi’nde de sıkça yapılan çabuk turşudur.
Hafifçe haşlanan taze sebzeler, sumaklı, sarımsak ve limonlu suyla karıştırılıp hemen tüketilir. Sıcak yaz günlerinde içine eklenen buzla serinletir. Özellikle mercimekli köfte, kısır gibi bulgurlu yemekleri sindirmek için bire birdir.
Adana mutfağı 24 saat yaşar
Adanalı kadınlar, iki yeşil kabak ya da üç sap pırasadan, sarımsaklı ekşili bir sosla öyle bir yemek yaparlar ki, parmaklarınızı yersiniz. Adana ev mutfağının en sanatsal yemeği ise içli köftedir.
Dış harcını salçayla yoğurup, çok incecik açarlar.
İç harcı için; kıyma ve bolca soğanı uzunca kavurup neredeyse karamel tadında bir macun kıvamına getirirler. Bol ceviz içi, kimyon ve karabiberle de altın vuruşu yaparlar.
Dolmalar ve sarmalar arasında tahinli lahana sarması, sıra dışı lezzetiyle sizi derinden sarsabilir. Piştikten sonra üzerine sarımsaklı, limonlu, tahinli sos gezdirilir. Etsiz, pirinçle hazırlanan bu sarma, besleyiciliğinin yanı sıra vejetaryen ve atıksız mutfağa bir örnek olabilir.
Adana’nın çok güçlü ve geleneksel ev mutfağını anlatırken, şöyle biraz da sokak lezzetlerine değinmeden geçmek olmaz.
Çünkü Adana mutfağı 24 saat yaşayan ve çok zengin sokak lezzetleri olan bir şehirdir.
Bici bici, halka tatlısı, şambali, kaynar meyan şerbetinin en lezzetlileri sokaktaki seyyar satıcılardadır.
Şırdan, mumbar dolması, kelle paça, uykuluk ve ciğeri de seyyar tablacılarda
ya da minik dükkanların önünde ayakta yiyebilirsiniz.
Paylaş