Şahap Bayram Tokgöz

Atasözleri ve deyimleri hep sevmişimdir lakin daha da önemlisi şu ki, tarihsel birikimin karşılık bulduğu, insan hafızasından ve deneyiminden süzülen bu söz öbeklerinin her seferinde kendini teyit etmesine sanırım halen şaşırıyorum…

Kötü komşu insanı hacet sahibi eder…

Günümüzde ki hali ile; kötü komşu insanı ev sahibi yapar! 

… 

Tanıdık geldi mi? 

Şöyle bir etrafınıza baktığınızda bıkkınlıklarınız, yılgınlıklarınız, tükenmiş ya da umutsuz halleriniz, 

çok çabaladığınız ya da sadece kendinizce 

emek verdiğiniz zamanlar sonrasındaki hayal kırıklıklarınız, 

anlamlandıramadıklarınız, 

Hiç acilen iş aradınız mı?

Hiç hızla birisinin iş bulmasına destek olmaya çalıştınız mı? 

Ya da o an çalıştığınız kurumdan mutsuz olup hafiften etrafa bakındığınız oldu mu? 

Peki o alan için gerçekten çok yeterli ve 

donanımlı olduğunuzu bilip sadece ilk teması sağlamakta zorlandığınız 

oldu mu? 

… 

Hayatın size “hadi” dediği 

o anları bir düşünün lütfen. 

İş hayatı ahalisinin halleri bazen çok eğlenceli oluyor. Yetişme şartlarından mı, havasından & suyundan mı yoksa sistem bunu öğrettiğinden mi bilmek zor.

Lakin biraz bakınca karşılıklı oynanan oyunu, hafif sınırlarını aşan egoyu, 

bazen nüktedan bazense hırçın 

güç gösterilerini görmek zor değil. 

… 

İlla ki uzmanı daha derin yorumlar ama bende ki algı bütün bunların, çocuk yaşta koşturulmaya başlayan, 

ardından da zor bir ekosistemin içine düşen 

sade insan halleri olduğu yönünde. 

… 

Oyun.. Çocukluğunuzdaki eğlenceniz, kendi alanında takip ettiğiniz takımınız, belki gelişiminize katkı sağlayan sporunuz, sizi şaşırtan sihirbaz ya da köşe başındaki oyunbaz mahallenin kalender köpeği, Yeşilçam’ın baş kötülerinden kumarbazı, ilk acemiliklerinizde tanıştığınız alicengiz türevleri, hayran olduğunuz tiyatro, sinema ve belki televizyon oyunları & oyuncuları ve daha birçokları…

Benim aklıma hep çocukluğumun renkli küçük arabaları gelir mesela 

… 

Bir de yıllar sonra, 

hayatın getirdiği oyunlar var ki anlatsak bitmez! 

Neyse…

 … 

Oyun’un kelime anlamına baktığınızda 10 farklı anlam ve açıklama ile TDK tarafından tanımlandığını biliyor muydunuz? 

Bir bakın derim, 

Hiç bisiklete bindiniz mi?

Kaykay, scooter ya da sörf tahtası da olur :) 

Aman yanlış anlaşılmasın, işin mahareti dengeyi kurmakta falan gibi oldukça sığ kalacağını düşündüğüm bir yorumla konuya yaklaşmayacağım. 

Aksine, süreç önemlidir düşüncesine sıkıca tutunanlardanım. 

Ve bence süreç oldukça 

değerli. 

Yani tanışma aşaması, öğrenme süreci, 

belki çıraklığı ya da kalfalığı denecek zamanları, 

düşmesi kalkması :), 

Birtakım bitkilerden elde edilen mavi boya maddesi:

Turnusol! 

Turnusol boyasından yapılan ayıraç kağıt: Turnusol Kağıdı. 

… 

Nedense aklıma bir de 

“eline yüzüne bulaştırmak” deyimi geldi… 

… 

İş hayatı ahalisinde çok havalı(!) görünen ama maalesef yeterince yetkin olmayan yöneticilerin 

ellerini sizce de maviye bulanmış hayal etmek mümkün değil mi? 

İstek, niyet ve ileri görüş; toplulukların devinimle gelen gelişimi ve dönüşümü için hep önemlidir.

 

Bu topluluk, bir takım olabileceği gibi bir mahalle de olabilir ya da bir kurum, bir ülke, bir grup arkadaş vs. 

Kapsam hiç fark etmez ama ilk üç maddenin varlığı veya eksikliğinin çokça sonuca etki edeceğini 

rahatlıkla söyleyebiliriz. 

… 

Örneğin; tabi ki hepimiz isteriz, 

daha yeşil bir şehir de yaşayalım, 

doğaya saygı ve katkı artsın, karşılıklı denge oluşsun, 

Çalışanın ve yöneticinin nicel varlığı bildiğimiz iş hayatının yol haritasını oluştursa da, nicel derinliği kalite tarafında fazlaca yankı uyandırıyor sanki.

 Hele ki ikisinde de illa en üst düzeyde değil “yeteri düzeyde” kişi 

 yol almamışsa veya

 alamamışsa 

o zaman evlere şenlik durumlarla karşılaşmanız 

çok mümkün. 

… 

Hem de neler neler! 

…