Paylaş
İzmir’de sizi sanat karşılar
Sarı yaz denizsiz olmaz diyenler için rotamız İzmir’den başlayabilir. İzmir’deyse muhakkak Arkas Sanat’a uğramanızı öneririm. 1780’lerden kalma Mattheys Köşkü, 5 yıl süren restorasyonun ardından müzeye dönüştürüldü. Arkas ailesinin öncülüğünde gerçekleşen projeyi özel kılan sadece tarihi değeri değil; manevi önemi de var. Çünkü hem Atatürk’ü misafir etmiş hem de işgal günlerinde ülkemizin kaderi bu evde konuşulmuş. Arkas Halı Koleksiyonu’ndan seçilen, Batı ve Orta Anadolu’da 16 ile 19’uncu yüzyıllar arasında dokunmuş 75 adet klasik dönem Anadolu halısı da müzede sergileniyor. Harika bahçesinde Bornova’nın zamana dayanıp ayakta kalabilen 9 köşkünün minyatürlerini görmeyi ihmal etmeyin.
Merkezde değil Çeşme’de konaklayacaksanız Ilıca’daki Rasim Palas’a uğrayın. Rasim Lenger tarafından 1924’te otel olarak açılmış ve 1999’a kadar misafirlerini ağırlamış. Atatürk, 1926’daki suikast girişiminin ardından bu otele gidip 8 gün kalmış. Tekrar kapılarını açan otelin dekorasyonunda geçmişle uyum, şık bir biçimde yakalanmış. Sahile nazır otelin bahçesindeki deniz ürünleri ağırlıklı restoranı çok keyifli.
Çeşme yerine tercihiniz Alaçatı ise bir aile işletmesi olan Nefes Otel, merkezden uzakta sakin bir adres. Binalar yeni ama Alaçatı’daki eski Rum evlerinden çıkan taşlar kullanılarak yapılmış. 4 binada 25 odaları var. Otelin lezzet durağıysa bahçesindeki Alesta Restoran.
Alaçatı’yı Alaçatı yapan isimlerden biri olan Leyla Figen’in geçmişte misafirlerini özenle ağırladığı evi de çok güzel bir otele dönüştürüldü. Alaçatı’nın en yeni adreslerinden biri olan KestelINN tasarımıyla, sanata verdiği değerle ve mutfağıyla öne çıkıyor. Henüz çok yeni ama artık burası benim için Alaçatı’nın gizli vahası. Arkasındaki imza, ülkemizin değerli işinsanlarından Işınsu Kestelli’ye ait, mimarıysa Hakan Ezer. Yılın 12 ayı açık. KestelINN’de kalmasanız da ödüllü şef Beste Bağlayan’ın yönetimindeki restoranı deneyimlemenizi tavsiye ederim.
İzmir’den güneye doğru inelim ve denizin de en güzel zamanlarını yaşayalım diyenlere Kesre Koyu’ndaki 160 bin metrekarelik alanda, çam ve palmiye ağaçları arasında 2017’den beri açık olan Club Marvy’yi öneriyorum. Kesre’nin 180 derecelik deniz manzarasına sahip Mar SPA ve deniz üzerindeki kabanalarda hizmet veren Mar SPA Adult Beach’in modern SPA terapileri bedeninizi ve ruhunuzu arındırıyor. Michelin yıldızlı şef Cristina Bowerman’a ait restoranların bir şubesi de Club Marvy’de. İzmir Havalimanı’na 50 dakika uzaklıktaki tesisten yarım saat içinde Efes Antik Kenti’ne ulaşıyorsunuz.
Bağlarla dağlar arasında
Sonbahar sarı yaz olduğu kadar aynı zamanda bağbozumu zamanı demek. Bu sebeple sarı yaz önerilerime Gelibolu Yarımadası’ndaki Caeli’yi de ekledim. Burası sadece gusto sahibi bir otel değil; yerli ve yabancı sanatçıların eserleriyle dolu bir sanat galerisi, gelişmiş damak zevklerine hitap ediyor. Otelin kendine ait mahzeni var ve ne zaman giderseniz açık; düzenlenen özel turlarla burayı ziyaret edebiliyorsunuz.
Üzümün mucizevi etkisinden faydalanarak yapılan, üzüm özünden oluşan ürünlerle uygulanan terapileriyle SPA Caeli by Caudalie de otelin bünyesinde. Ekim sonuna kadar devam edecek olan bağbozumu paketlerinde damak tadıyla şarabı bir araya getiren bir deneyim sunuyorlar.
Amacınız bağlar arasında değil, doğaya daha yakın bir tecrübeyse biraz daha güneye doğru ilerleyin; Kaz Dağları’nın tertemiz havasında doğanın dönüşümünü deneyimleyebileceğiz bir adres önereceğim, Manici Çiftlik. Ayvacık ilçesi Erecek Köyü’nden ayrılan yol üzerindeki tesis, 250 dönümlük bir arazide agro-turizm merkezi olarak kapılarını açtı. Organik tarım, permakültür, doğaya saygıyı ve sürdürülebilirlik temelleri üzerine kurulan çiftlikte yapmanız gereken tek şey doğayla uyumlanmanın tadını çıkartmak.Bodrum, Muğla
Sonbahar denizi asıl burada başka
Sarı yazın doğum yeri Muğla’dır; Milas, Bodrum... Sıcacık yazın gidip havaların bozduğu bir dönem olur eylül sonunda; bazen yağmur yağar. Sonra ardından sarı yaz başlar. Bu mikroklima özelliği en güzel haliyle Bodrum’da yaşanır. Her mevsimi ayrı güzel olan Bodrum’da size ilk önerim Lujo. Tatil yapmanın bir sanat olduğu fikrinden yola çıkarak yeşilin konforla buluştuğu harika bir tesis yaratmışlar. Burada her şey kişiye özel. Örneğin restoranlarında büfe yok çünkü şefler isteğinize özel menüler hazırlıyorlar. Diğer önerimse Bodrum’un içinde ama karmaşasından uzakta bir nefes alma durağı diyebileceğimiz Birdcage33. Yalıkavak tepelerindeki otelin konumu, hayatın hengamesinden kaçıp yelkenliyle rüzgârın esintisine kapılmak gibi bir his bıraktığından görür görmez etkileniyor insan.
Sakin koylarda kulaç atın
Bodrum’u geçince kıyı boyu sarı yazın tadını çıkaracak pek çok koy var. Datça merkezde yeni açılan Palaia Hotel, Türkiye’nin en iyi ve ayrıcalıklı adreslerinden biri olmuş. Datça’nın tarihinden, dokusundan ve mutfağından esinlenerek tasarlamışlar her şeyi.
“Eski, köklü” manasına gelen Palaia, aynı zamanda Datça Yarımadası’ndaki ilk yerleşim alanının da ismi. Otelin inşası sırasında ortaya çıkan ve Palaia Knidos Antik Kenti’ne ait kilise ve hamam kalıntılarını otelin önündeki sahilde görebilirsiniz.
Buradaki ikinci önerim Saklı Yaz’ı Datça’ya gönül vermiş bir aile işletiyor. Kargı Koyu’ndaki bu saklı cennet sanatın, sadeliğin, konforun muhteşem bir bileşimi gibi.
Datça Yarımadası’nın sonuna kadar gitmeden ilk yarısında bir yer arıyorsanız Marmaris’teki Turgut Köyü’nden denizyoluyla ulaşabileceğiniz Ada Capra, film setlerini aratmıyor. Kudret Bey’in kaktüs ve palmiye türlerine olan merakı, eşi Melis Hanım’ın turizm deneyimiyle birleşince benzersiz bir yer çıkmış ortaya. Yalın şıklıklarıyla dikkat çeken odaların her biri verandalı. Günbatımı terasıysa harika.
Sarı yazdan beklentiniz her şeye biraz uzaktan bakmaksa en doğru adreslerden biri de Marmaris Körfezi’nin güneyinde Adaköy Yarımadası’ndaki Cook’s Club Adaköy. Marmaris’in ışıkları size uzaktan göz kırparken çam ormanlarıyla kaplı özel bir dünyada lüksün tadını çıkaracaksınız.
Biraz daha güneye inip Dalaman Çayı kenarına kurulmuş Hilton Dalaman’ı da tercih edebilirsiniz. Burada en sevdiğim özelliklerden biri geniş alanlar. Kimseyle iç içe tatil yapmıyorsunuz. 2011’den beri sürekli seyahat sitesi Trip Advisor’ın mükemmellik ödülünü alan otelde doğayla bütünleşebileceğiniz bir tatil, resort konforuyla sunuluyor.u
Ege’nin Akdeniz’le el ele tutuştuğu kıvrımlı kıyılarda sakin bir koy arıyorsanız, bu bölgeden son önerim Faralya. Fethiye’nin Faralya Köyü, bence Türkiye’nin Amalfi’si olabilecek güzellikte. İhtiyacı olan en önemli şey doğayı koruyan ve hizmet çıtasını yukarı taşımayı başarmış şık, konforlu, sakin oteller. Lov Faralya bu bayrağı başarıyla taşıyacak en yeni adreslerden biri. Birbirinden bağımsız 37 oda var. Her yere sakinlik, sade bir şıklık ve yavaşlık hâkim.
Akdeniz’de ekimin tadını çıkaracağınız önerilerAkdeniz’de ekimin tadını çıkaracağınız öneriler◊ Radisson Blu Hotel Kaş: Bence Kaş bir Akdeniz klasiği… Türkiye’nin en iyi dalış adresi. Birbirinden güzel plajları özellikle de Kaputaş, Uzun Çarşı, güneş, rahatlık, eğlence yani ne ararsanız var. Yıl boyu açık olan Radisson Blu Hotel Kaş’ın konumu kalabalıktan uzak ama kolaylıkla merkeze inebileceğiniz kadar yakın. Birbirinden bağımsız 50 odanın 23’ü havuzlu ve bahçe kullanımlı.
◊ Fidanka: Kalkan’daki otel kendimi evimde hissettiğim adreslerden biri. The Times’ın 20 muhteşem otel listesine girdi. Fidanka’da hem ambiyans hem yemekler çok güzel.
◊ NG Phaselis: Huzur verici sakinliği ve özel hissettirecek ince düşünülmüş detayları bir arada sunan bir resort olmasına rağmen, misafirlerine kişiye özel hizmetleriyle butik bir otelcilik sunuyor. Tatiline huzur katmak isteyenlere Bay Aliva SPA’nın özel seçeneklerini öneririm.
◊ Club Med Palmiye: Türkiye’nin farklı noktalarında Club Med var ama Antalya Kemer’deki bir başkadır. Önünüz deniz, arkanız Toroslar, muhteşem bir doğanın kucağına bırakırsınız kendinizi. Burada herkesin mutlu olacağı bir şeyler var; eğlenmek, dinlenmek, spor yapmak, hatta uzaktan çalışmak…
◊ Cullinan Belek: Şık ve ince zevkli tasarıma sahip farklı özellikte odaları, özel beyaz kum plajı ve restoranlarıyla rahatlığı, gastronomiyi ve sıradışı eğlenceyi bir arada sunuyor. Her detayında bir Rönesans zarafeti var.
◊ Miramare: Manavgat’ta en sevdiğim, gönülden önerdiğim adreslerden biri. Palmiyelerle dolu bahçesi öyle geniş ki duttan nara, elmadan zeytine meyve ağaçları da her yerde. Her köşede işini güler yüzle yapan, sıcakkanlı ve yardımsever personel görmek harika.
◊ 6 Rooms by Azumare: Side ülkemizin en önemli kültür hazinelerinden biri. Adım adım bir açık hava müzesine dönüşüyor. Geçen yaz açılan 6 Rooms’un bahçesinde bir antik şehrin üzerinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Odalarda boho-minimal bir çizgi hâkim.
Paylaş