Zor zamanlarda kadın olmak…
İlk çağlardan beri erkek avlayıcı, kadınsa toplayıcı olarak nitelendirilirdi. Yani güçlü ve haşin olan, erkekti. Savaş da erkek işiydi, eve ekmek getirmek de, bilim de, dövüş de... Kadınsa doğası gereği narindi. Sakin, uysal ve uzlaşmacı. Uzun zaman kendine biçilmiş bu rolü hakkıyla oynadı kadın. Ta ki birileri çıkıp damarına basana kadar!
Çocuğunu elinden almaya çalışanı da pişmanı etti, yurdunu işgal edeni de, özgürlüğünü kısıtlayanı da… Yapamazsın dedikleri ne varsa yaptı kadın. “Ben bir şeyi yapmıyorsam, yapamayacağımdan değil, yapmamayı seçtiğimden” dedi. Erkek işi denen her şeyde de en az onlar kadar iyi olabileceğini gösterdi!
Kadın hep güçlüydü alsında. Hep çekip çeviren, hep düzeni kurandı. Ama gerçek gücünü hep en zor zamanlarda gösterdi kadın. Erkeği savaşa gittiğinde; toprağına, çocuğuna, halkına sahip çıktı. Yetmedi göğsünü siper etti. Bizzat savaşa katıldı. Halide Edip Adıvar’dan Nene Hatun’a, Nezahat Onbaşı’dan Şerife Bacı’ya onlarcası Kurtuluş Savaşı’nın sembolü oldu.
Kazma kürekle çatışmalara katıldı, kağnılarla cephane taşıdı, asker için; çorap, kazak, fanila ördü, altınını bozdurdu tüfek aldı, askeri doyurdu. Onlar savaşın sembolüydü. Türk kadının fedakarlığının, gücünün, direncinin sembolü...
Sonrasında da güçlü ve akıllı kadınlar sembol olmaya devam etti ülkemizde. Semiha Berksoy’dan Afife Jale’ye, Süreyya Ağaoğlu’ndan Türkan Saylan’a kadar yüzlerce kadın adını tarihe altın harflerle yazdırdı.
Hep güçlüydü Türk kadını ama erkekler çoğu zaman onların içindeki bu gücü küçümsedi. Yetmezmiş gibi kadın da zaman zaman kendi değerini bilemedi. Halbuki her kadının içinde uyuyan bir dev var. Zor zamanlarda uyanan ve karşısına ne çıkarsa ezip geçen bir dev…
Böyle bir devi içinde taşımak ve yeri geldiğinde salmaksa kolay değil. Cesaret işi... Azim işi... Kadın işi!
Konu ister kürtaj yasası olsun, ister aile içi şiddet, isterse de yasaklanan kırmızı bir ruj… Ne zaman ihtiyaç olsa bir anda toplandı kadınlarımız. Tam bir kara gün dostu oldu. İyi günde unutuldu hatta küçümsendi belki ama kötü günlerde de durumu kurtaran yine kadınlarımızın azmi oldu…
Bugün tenceresi tavasıyla yaptığı protestosuyla, pişirdiği dolmasıyla, tazyikli suya bile meydan okuyuşuyla veya ülkenin en korkulan adamına çatır çatır soru soruşuyla, dimdik duran başka türlü bir Türk kadını var karşımızda. İçindeki gücün farkında olan ve uyuyan devini uyandırmaktan korkmayan Türk kadınları...
İşte zor zamanlarda kadın olmanın gücünü bilen bu kadınlar oldukça, Türkiye’nin sırtı yere gelmeyecek… Bunu fark etmeyenlerse çok üzülecek…
Kadıngiller
Erkekgillere bir hafta daha ara. Bugün de sıra kadıngillerin. İşte size kadıngillerin bir olup kazandığı zaferlerden bazıları:
• Kadınların bilinen ilk ayaklanması 1828 yılında ekmeğe zam yapılmasıyla gerçekleşti. İlk başta erkeklerin yaptığı protesto sonuç vermeyince, kadınlar ve çocuklar 3 gün boyunca sokaklarda eylem yaptı ve zammı geri çekmeyi başardılar.
• 1987’de kadınlar, ilk kez aile içi şiddet konusunda geniş bir kampanya başlattı ve kadın sığınaklarının açılması için güçlü bir baskı grubu oluşturdu.
• 1990’da “Bedenimiz Bizimdir, Cinsel Tacize Hayır" kampanyasını yürüten kadınlar, Fuhuş yapan kadınlara tecavüzde ceza indirimi getiren 438. maddeyi protesto kampanyası başlattı.
Bu eylemler sonucunda madde Meclis tarafından iptal edildi.
• Trabzon’un Solaklı Vadisi’ndeki Karaçam ve Köknar köylerine hidrolelektrik santrali (HES) yapmak isteyen şirketi kadınlar durdurdu. Günlerdir inşaat alanının girişinde sabahlayıp nöbet tutan, çoğunu köylü kadınların oluşturduğu grupla görüşen şirket yöneticileri çalışmaları durdurma ve araçları geri çekme kararı aldı.
• İzmir’de, Aile Hekimliği Sistemi’ne geçildiği gerekçesiyle kapatılan semt polikliniğinin kapatılması kararı alınmıştı. Başta kadınlar olmak üzere semt sakinleri, sağlık merkezi önünde toplandı ve uygulamaya büyük tepki gösterdi. Protesto üzerine, poliklinik hekimlerinin görev sürelerinin uzatıldığını açıklandı.
• Temizlik işçisi olarak çalışan 10 kadın, 4 aydır ücretleri ödenmediği için çalıştıkları holding önünde eylem başlattı. 4 günlük eylemin ardından işveren, işçi kadınların ücretlerini ödedi.
• "Kürtaj haktır” ve “Benim bedenim, benim kararım” diyen binlerce kadın sesini hükümete duyurdu.
Yazarın son yazıları
#3 Haziran 2013 Diren Türkiye: Aşkların en gerçeği seninle!
#30 Mayıs 2013 Hak mı yasak mı?
#27 Mayıs 2013 Ah be Rakı, ayran içtik ayrı düştük, iyi mi!
#23 Mayıs 2013 Şimdi meşgulüm, seni sonra severim!
#20 Mayıs 2013 İlişki köleliğine dur deyin!
#16 Mayıs 2013 Kansere kurban verenlerden misiniz?
