Paylaş
Tayyip Erdoğan’dan Abdullah Gül’e, Mesut Yılmaz’dan Recai Kutan’a birçok lideri objektifinin karşısına geçirmeyi başaran Tarık Er’in fotoğraflarıyla onlarca bakan, yüzlerce milletvekili seçim meydanlarına çıktı.
Usta fotoğrafçıysa, politik portrelerden kazandıklarını kendisi için fotoğraf çekmeye, Türkiye’yi fotoğraflayıp sergiler açmaya harcıyor.
Usta fotoğrafçıyla, meslek hayatının ve politik portrelerinin hikayesini, doğa tutkusunu ve sergilerini konuştuk. Fotoğrafçılığın dijital teknoloji sayesinde farklı bir çağa taşındığını söyleyen Tarık Er’le Balgat’taki stüdyosunda keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. İşte o sohbetten satırbaşları:
TRAFİK YÜZÜNDEN BALGAT’A TAŞINDIK
Çocuk yaşta başladım fotoğrafa. Film yıkayıp kurutarak, salonlarda fotoğraf sererek başladım mesleğe. Ama stüdyoda hep iyi işler çıkardım. Orada geliştirdim kendimi, ispatladım. Ama bir işte iyi olmak hatta çok iyi olmak yetmiyor. Ticari şansa inanırım. Yıllarca Bahçeli’de fotoğraflar çektikten sonra trafik yüzünden 1985 yılında Balgat’a taşındık. O yıllarda Balgat boştu, gelişmemişti. Ama bizim için önemli değildi, çünkü işimizi iyi yapıyorduk ve biliniyorduk. Merkezde çalışma kaygımız yoktu.
POZ VERMEYEN BAKAN NEREDEYSE YOK
Sonrasında ANAP’ın, Saadet Partisi’nin genel merkezleri oraya taşındı. Oradan fotoğraf işleri gelince, baktılar sonuçlar hayal ettiklerinden çok çok iyi. İş, işi getirdi. Sonra genel başkanları Mesut Yılmaz’ı da Recai Kutan’ı da çektim. Sonrasında AK Parti ve MHP taşındı oraya. Ama onlar gelmeden önce, o partilerin vekilleri, bakanları çoktan benim stüdyoma girmişlerdi bile. Tayyip Erdoğan’ın ilk Başbakanlık yıllarında da Abdullah Gül’ün ilk Cumhurbaşkanlığı yıllarında da fotoğraflarını çektim. Bana poz vermeyen bakan bile yok neredeyse.
ENDÜSTRİYEL FOTOĞRAFLAR DA ÇEKİYORUM
Politik portrelerle tanınıyorum ama aslında endüstriyel fotoğraflar da çekiyorum. Türkiye’nin pek çok noktasına gittim bu sayede. Hızlı treni çekerken Eskişehir’de Konya’ya kadar günlerce yollarda çalıştım mesela. Barajlar, oteller, fabrikalar öyle olunca oraları gezmeye de fırsat yaratıyor insan. Bu şekilde başladı doğa ve kent fotoğraflarına tutkum. Sonrasında artık sırf bu fotoğrafları çekebilmek için gezmeye başladım.
KALP KRİZİ GEÇİRİNCE FAZLA ZAMAN AYIRDIM
Birkaç yıl öncede bir kalp krizi geçirince bu tutkuma daha fazla zaman ayırmaya başladım. Elbette para kazanmak için politik portreleri, endüstriyel fotoğraflar çekmeye devam ediyorum. Ama şimdi hayatın kısa olduğunu düşünüyor, fotoğraf tutkuma sarılıyorum. Çağdaş Sanatlar Merkezi’nden, Kızılay Metrosu’na AVM’lerden özel kulüplere pek çok yerde sergi açtım. 8 farklı sergim oldu, şimdi yeni bir sergi için hazırlıklarımı sürdürüyorum adı “Dijital-doğa” olacak herhalde.
ELEŞTİRİYORUM ÇÜNKÜ YAPMIYORUM
Film banyosundan yetişmiş biri olarak şimdi fotoğrafın geldiği noktaya bakınca üzülüyorum. Fotoğraf kolaylaştı ama profesyoneller hızla uzaklaşıyor. Gelin-damat düğün fotoğrafları çekmediğim için gönül rahatlığı ile eleştirebilirim. Mesela en azından bu noktadan anlatayım bu derdi. Profesyonelce yapanlar var düğün, doğum işlerini ama sayıları çok az ve değerleri bilinmiyor. Bir parka gidiyorsunuz her köşesinde onlarca evlenen çift poz veriyor. Ama makinelere bakıyorsun, o ekipmanla o iş yapılmaz, pozlara bakıyorsunuz yok balon üfleyen, yok elinde şemsiye gezen görüyorsunuz olmuyor. Eline makineyi alan 300, 500 liraya fotoğraf çekiyor. O paraya iş yapılır mı? Bu kez gerçekten bu işi hakkıyla yapan adam kendini anlatmak için çabalayıp duruyor ama nafile.
TARIK ER KİMDİR?
1966 yılında Ankara’da doğan Tarık Er, ilk orta ve lise eğitimini de Başkent’te tamamladı. Küçük yaşta fotoğrafla tanışan Er, 11 yaşında Bahçelievler’de bir fotoğraf stüdyosunda çalışmaya başladı. Ömer Seyfettin Lisesi’nde okuduğu yıllarda öğrencilere fotoğraf kursları verdi. 1985 yılında çalıştığı fotoğraf stüdyosu Balgat’a taşındı. 1995 yılından bu yana kendi adını taşıyan stüdyosunda çalışmalarını sürdürdü. Politik portreler konusunda tanınan Er, çektiği doğa fotoğrafları ve kentlerin belgesel çalışmaları ile 8 farklı sergi açtı. “Dijital efektler”, “Dört mevsim Ankara”, “Hatay; Medeniyetler buluşması” sergileri, Türkiye’nin pek çok noktasında sanatseverlerle buluştu.
Paylaş