Satın gidin

Haberin Devamı

Her yerin iki yüzü var. Bir görünen, bir de pek görünmeyen arka yüzü.
Örneğin turist olarak gidince Barcelona’nın sevimli olmayan taraflarını görmek kolay değil. Tercih edilen bir şey de değil. Ama Meksikalı yönetmen İnarritu’nun ‘Biutiful’ filmini izlemişseniz, hayatın Barcelona’da da herkese o kadar güzel olmadığını görmüşsünüzdür.
Alaçatı’nın da iki yüzü var mesela. Bir, güzellemelere konu olan popüler yüzü... Pohpohlanan, şişirilen... Bir de yaşayanlarının şikâyetlerine yol açan gürültülü ve pis yüzü. Bu çirkin yüz kendini yaz aylarında gösteriyor, ama pek çok insana illallah dedirtiyor.
Alaçatı ile ilgili bir zamanlar dile getirilen “nitelikli dinlence yeri” hayali, yerini “gürültülü bir eğlence merkezi” gerçeğine bırakmış durumda. Yerel idareye bu konuda iletilen şikâyetler de pek karşılık bulmuyor.
Şikayete gidip tavsiye dinlemeniz de mümkün. 22 yıl önce Alaçatı’ya yerleşmiş ve bu yaz yüksek müzikten şikayetçi olan bir dostuma “evleriniz çok prim yaptı, satın gidin” tavsiyesi bile yapılmış. Pes yani!
Günümüzde teknik olarak gürültüyü makul seviyelere çekmek mümkünken denetleyici merci bu anlayışta... Başka bir “Aya Yorgi vakası”...
Egemen kültür böyle işte! Dönen tekere yaklaşan çomağı bile sevmiyor!
Çoğunluğun küstah yüzü bu “sevmeyen gitsin” efelenmeleri... Ama çoka karşı azın mücadelesini çok olanlar kazanmaz hep.

Haberin Devamı


Bir bilgi bağımlısı olmak
Psikolog Manolya Özek geçen hafta www.hurriyetaile.com sitesindeki yazısında çok güncel bir konuya değindi: İnternet bağımlılığı. Yakınlarımca zaman zaman bağımlı olarak algılandığım için yazıyı merakla okudum.
Kendimi en çok “bilgi bağımlıları” kategorisine yakın buldum. Adı da güzel hem... Kriterlere baktım. Tam olmasa bile yarı bağımlı olduğumu kabullenmek durumundayım. O kadar çok bilgiye bu kadar kolay ulaşınca, kayıtsız kalamıyorum diyelim.
Özellikle mobil cihazlar çıktıktan sonra işin ucu kaçtı. Hemen her yerden bağlanılabilince elimizdeki aletlere bakmadan duramaz olduk. Akıllı telefon uygulamaları işi daha da cazip hale getirdi. Sosyal medya patladı. Webde geçirilen süreler uzadı. Kimileri buna “yeni normal” diyor.
Bütün bu yeniliklere hevesle ve görgüsüzce saldırmış olabiliriz. Taşlar zamanla yerine oturacaktır.
İyi senaryom şöyle; Bağımlı olmayanlar muhtemelen daha bağımlı hale gelecek, bugün bağımlı görünenlerse daha seçici olup normale dönecek... Yatışıp, dengeleneceğiz.
Kötü senaryoda ise internette yarattığı dünyasında yaşayan hiper bireysel insanımsı yaratıklara dönüşeceğiz. Psikriyatristler ve psikologlar başlarını kaşıyacak vakit bulamayacak.

Haberin Devamı


Çalışanların kesesine bereket
Bu memlekette çok çalışan ve hakikaten çok kazanan bir kesim var. Rakam vermek zor, ama pek çok şey onlar tarafından finanse ediliyor ve sistem sayelerinde yürüyor gibi.
Onlar sadece Güneydoğu’daki kaçak elektriğin yükünü karşılamakla kalmıyorlar. Anormal yüksek ÖTV, KDV yükünün de altından kalkıyorlar. Ayrıca aileleriyle ilgili eğitim, sağlık harcamalarını da gık demeden yapıyorlar. Bütün bunların yanında keyfe keder işlere de para yetiştiriyorlar. Pilatesten estetik ameliyatlara kadar bir dizi harcamaya da destek oluyorlar mesela. Ailenin günlük standart bakım giderleri dışında... Akşam üzerleri Kordon’da kafelerde oturanlar, Çeşme’deki beach clublarda gün boyu güneşlenenler ,onlar sayesinde öyle keyif çatabiliyorlar biraz da. Gece barlarda insan başına 300-500 TL hesap ödeyen gençlere de destek olan onlar.
Tamam kendi kazanıp harcayanlar da var mutlaka. Ancak harçlık alıp gündüzlere ya da gecelere akanlar hiç de az değil. Bu fiyatlarla bu hayat dönemezdi yoksa. Böyle bir sefahat Avrupa inlerken daha da dikkat çekici oluyor tabii.
Her ne kadar sürdürülebilir gibi durmasa bu finansman modeli şimdilik işliyor. Gün gelir tıkanabilir. O güne kadar çalışanların kesesine bereket diyelim, yiyenlere de iyi eğlenceler dileyelim...

Yazarın Tüm Yazıları