Paylaş
İFLAH olmaz iyimserler kızmasın, ama arada bir hatırlatmakta fayda var.
Şu anda dünyada oluşan bütün varlık fiyatları, merkez bankalarının piyasalara verdiği olağanüstü likiditenin bir sonucu. Emtialar, hisse senetleri, tahviller, gayrimenkuller hepsi bu para bolluğundan nasibini alıyor. Az ya da çok.
Biz de küresel piyasalarla iç içe olan bir ülke olarak bunun yansımalarını yaşıyoruz. Yani sizin mahalledeki fiyatların da “şişkin” olma ihtimali var. Neyin balon, neyin olmadığı günün birinde merkez bankaları bu paraları geri çekmeye kalktığında belli olacak.
Dikkat çeken bir başka nokta ise, borsalarla sokaktaki havanın ayrışması. Borsalarda bahar havası hakim. Sokakta ise, kara değilse bile hâlâ gri bulutlar var. Sadece bizde değil, ABD’de de Avrupa’da da durum bu.
Bu tuhaf ayrışmanın nedeni de piyasaya verilen paranın sistemin tepesindeki bankaların elinde toplanması. Aşağıya, yani sokaktaki adama akmaması.
Güven olmadığı için bankalar ancak büyük, güvenilir şirketlere kredi veriyorlar. Ayrıca, finansal riskler alarak paraya getiri sağlamaya çalışıyorlar. Küçüklerin canı çıksın, hali yani.
Önümüzde iki muhtemel senaryo var.
Para aşağı akmaya başlarsa işler düzelir, işler düzeldikçe aşağıya akış artar. İyileşme sokakta da hissedilir.
Ya da merkez bankaları parayı çekmeye mecbur kalırlar. O zaman sanaldan gerçeğe dönüş başlar. O süreçle ülke olarak nasıl başa çıkarız, İzmir’de neler olur, mahalleniz nasıl etkilenir bilmek zor.
Peki, şu anda eğilim ne yönde? Merkez bankaları iflah olmaz iyimserlere destek veriyor, “Devam çocuklar!” diyor. Deney sürüyor. Daha önce hiç yaşanmamış bir ekonomik iklim bu.
Yaşayarak göreceğiz.
Daha kırkı çıkmadan
VENEZUELA kanıtlanmış petrol rezervi açısından dünyada bir numara. Yerin altında 300 milyar varile yakın petrol yatıyor. Dünyanın günlük ihtiyacı kabaca 100 milyon varil. Hâl böyle olunca Başkan Chavez’in ölümünden sonra özellikle petrol şirketlerinin gözleri yeniden Venezuela’ya döndü.
Kritik soru şu:
Chavez’in gelmesinden sonra büyük ölçüde kamunun kontrolüne geçen Venezuela petrol piyasası yeniden yabancılara açılır mı?
Analistler, Chavez’in muhtemel selefi Nicholas Maduro’nun ülkenin enerji politikasını bir gecede değiştireceğini düşünmüyorlar. Ancak bazı petrol şirketi CEO’larının Venezuela’ya gitmek için şimdiden rezervasyon yaptırdığı da gelen haberler arasında. Zaten ölümüne el ovuşturanların sayısının bir hayli fazla olduğu biliniyordu.
Bu petrol var ya, bu petrol... Yoksa ayrı dert, varsa ayrı!
***
Eksikliğini hissettiğimiz akıl
FUTBOLUN baskın olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Başka şeyleri futbol konuştuğumuz kadar konuşmuyoruz. Futbol muhabbetini de bazen çok uzatıyor, olmayacak detaylarda aşırı enerji harcıyoruz. Bundan şikayetçi olan insan sayısı hiç de az değil. Ancak, maç sesi onların da sesini bastırıyor.
Vakıfbank Kadın Voleybol takımının geçen hafta kazandığı CEV Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu futboldaki gürültünün gölgesinde kaldı gibi geldi bana. Oysa Vakıfbank’ın başarısı hayatın pek çok kesitinde eksikliğini hissettiğimiz “aklın” zaferi.
Vakıfbank aklı şunları temsil ediyor çünkü:
- Doğru teknik adamı bul, uzun vadeli düşün.
- Çalış, çalış, çalış.
- Takım ruhunu koru.
- İnsan kaynaklarına, altyapıya yatırım yap.
- Kurumsallaş.
- Finansal tarafı iyi planla.
Şampiyonluk sonrası röportajlarda bütün bunların ipuçları vardı aslında.
Örneğin; bir takım arkadaşı turnuvanın en değerli oyuncusu seçilen Jovana Brakocevic’ten bahsederken Sırp voleybolcunun hem takımdaşlığını övüyor, hem de sağlam kişiliğine vurgu yapıyordu. Daha da ilginci Brakocevic takımın idmanı olmayan günlerde bile gidip salonda kendi kendine çalıştığını anlatıyordu.
Erkeklerde Halkbank da benzer başarıya imza attı. Eczacıbaşı da geleneksel olarak hep oralarda oldu.
Futboldaki harcamalara göre çekirdek nohut sayılabilecek bütçelerle elde edilen bu başarılar ilgili kurumlara da büyük itibar sağladı. Unutmayalım ki, “itibar yönetimi” çağındayız.
Paylaş