Kırılgan sekizlerin en kırılganı

Haberin Devamı

Kırılgan sekizlerin en kırılganı

BU hafta özellikle perşembe günü döviz piyasasının siniri dikkat çekiciydi. Merkez Bankası 3 milyar dolardan fazla satış yaptı, ama kur yukarı gitti.


Bu sefer tahvil faizleri de yükselmeye başladı. Türkiye’nin risk primi sayılan CDS’ler 18 ayın en yükseğine çıktı.


Çok iddialı olduğu demokrasi konusunda epey bir yılı heba etmiş olan iktidar, bu kez çok iddialı olduğu ekonomide zorlu bir sınavdan geçiyor. Sınav geçen mayısta FED Başkanı Bernanke’nin paranın musluklarını kısacağız demesiyle başladı.

Gelişmekte olan piyasalara son 4-5 yılda girmiş olan paraların bir kısmı o gün bugün gelişmiş ülkelere geri gidiyor.

Haberin Devamı


Biz bu süreçte “kırılgan sekizler” olarak adlandırılan grubun içindeyiz. Macaristan, Polonya, Şili, Endonezya, Güney Afrika, Brezilya, Hindistan ile beraber. Bu grubun içinde de en kırılganlardan biriyiz.


Gezi ve 17 Aralık sınavlarında iktidarın yaptığı yanlışlar kırılganlığımızı arttırdı. Üstelik bu sınavlar tek yanlışın çok doğruyu götürdüğü sınavlar...


Daha anlamlı, daha dikkatli, daha güven verici cevaplar mümkündü. Ancak, dolar küresel iklim gereği yine de 2 liranın üzerinde olabilirdi.


Geçmiş 5 yıl para boldu. Şimdi paranın o kadar bol olmayacağı bir dönemdeyiz.


Krizler kötü yönetimlerin eseri. Umarız olmaz, ama ekonomide de kayıp yıllar hesabı yapmaya başlarsak kimse dış mihrak, Gezi, 17 Aralık gibi mazeretlere sığınmasın.


Tek sorumlu aşırı özgüvene kapılıp, risk alan ve ülkeyi bu şekilde yöneten heyettir.

Ve, huzurlarınızda Viyana Tramvayı

GEÇEN haftaki tramvay yazıma karışık tepkiler geldi. Hatırlatmak gerekirse yazıda özellikle sahile yakın güzergâhlarda tramvayla uğraşmayıp deniz taşımacılığına yatırım yapmayı savunmuştum.


Özellikle Mustafa Kemal Sahil Bulvarı tarafında oturan bazı okurlardan destek geldi. Yola ek yük geleceğinden kaygılılardı. İnşaat süreci gözlerini korkutuyordu. Ayrıca, otoparkların yok olmasını ve denizle aralarına yeni bir engel girmesini istemiyorlardı. Tramvayın trafiğe rahatlama getireceğinden de şüphelilerdi.

Haberin Devamı


Taraftar olanlar ise, bu hatların metroyu tamamlayacağını ve hayatı kolaylaştıracağını savunuyorlardı. Sayın Ömer Garipoğlu, gönderdiği mailde metro ve vapur iskeleleriyle entegre olmuş tramvay sisteminin çok isabetli bir seçim olacağını belirtiyordu.

Kırılgan sekizlerin en kırılganı

Sayın Garipoğlu, özellikle Viyana tramvay sistemini örnek gösteriyordu. Sorulması gereken esas soru; “İzmir Tramvay Projesi neden 2017’den önce bitmiyor?” olmalı diyordu.


Ömer Bey’in heyecanını anlıyorum, ancak kaldırım inşaatlarının ciddi zaman aldığı bu kentte tramvay sisteminin 2017’ye yetişmesi iyidir!


Viyana Tramvayı örneğine gelecek olursak... Doğrudur, başarılıdır, ancak kente sonradan monte edilmemiş, 1865’te başlamış, 1918-1939 arasında geniş ağına ulaşmıştır.

Haberin Devamı


Şu anda dünyanın en geniş ağı olarak 180 kilometre uzunluğunda binden fazla istasyonla hizmet veriyor.


İzmir’in fiziksel şartları malum... Viyana’da da başka gelişmiş kentlerde de asıl yük metronun üzerinde. Aşağıdan gitmek durumundasınız. Tramvay tamamlayıcı olarak planlanmış.


Deniz taşımacılığında ise, New York, North Carolina eyaleti, Sydney ve Stockholm gayet başarılı örnekler olarak öne çıkıyor.


İzmir’in önce kentleşip sonra ulaşımı çözmeye çalıştığının hepimiz farkındayız. Her halükarda yerin altında ve denizin üzerine daha fazla yatırım yapılması lazım ki, tramvayın bir şansı olsun.

Kaldırım işleri yeniden

Cumhuriyet Bulvarı’nda kaldırımları düzenliyorlar. Yine! Sahil düzenlemesi kapsamında yapılıyor herhalde.

Haberin Devamı


Neyse yine dağınık bir şantiye görüntüsü, toz toprak, yürüyecek yer yok. Henüz doğru dürüst yağmur yağmış da değil. Bu hafta sonu nasıl olacak göreceğiz.

Bu gibi durumlarda bir iki defadır “sakinleştirici” olarak Muzaffer Tunçağ’ı arıyorum telefonla. İşe yarıyor, tavsiye ederim.


Ben “neden bu kaldırımları parça parça yapmıyorlar, neden gece çalışmıyorlar” diye veryansın ettikçe, o her zamanki beyefendi ses tonuyla “o öyle olmuyor işte” deyip başlıyor anlatmaya. Beş dakika sonra yatışmış olarak kendi dünyama dönmüş oluyorum.


Kaldırımları konuş konuş bitmez vallahi!

Yazarın Tüm Yazıları