Paylaş
Yazdıklarına kızdığım zamanlar da oldu. Duruşuna, yazı devamlılığına, anlatım biçimine hep saygı duydum.
Kadıköy vapuru düşünürü 80’li yılların sonunda yazdığı çok çarpıcı bir yazıdaki tanımlamaydı. İnternette aradım, bulamadım.
Hatırladığım kadarıyla ölünceye kadar bekâretini koruma iddiasında olan bir bar şarkıcısına toplumun değişik kesimleri ne tepki verir onu yazmıştı üstat. O yazının küpürü bir arkadaşımın buzdolabının kapağında aylarca kalmıştı.
Pek çok kimseye dokundu, güzel izler bıraktı. Mekanı cennet olsun.
*****
NORMALLEŞME Mİ AYNEN DEVAM MI?
“Cem Yılmaz'dan 'şaibe çetesi'ne destek
Komedyen Cem Yılmaz, 1 Kasım seçimleri yaklaşırken seçime şaibe karıştırma çabasına giren 'Oy ve Ötesi' grubuna destek verdi. 7 Haziran seçimlerinde sonuçları tartışmalı göstermek için 'Saydıraç' adlı bir projeyi sahneye koyan Oy ve Ötesi'ne Aydın Doğan medyası da destek vermişti.”
Bu satırlara ilk bakışta yandaş medyanın alışılageldik haber veriş tarzı diyebilirsiniz. Oy ve Ötesini, Aydın Doğan medyasını ve Cem Yılmaz’ı itham eden, ötekileştiren, kafa karıştırmaya dönük bir dil bu.
Oysa aynı gazete sadece iki gün önce birinci sayfadan Başka Türkiye Yok deyip, tam sayfa “Bu Çağrıya Siz de Katılın” manşetiyle çıkmış, birlik beraberlik çağrısı yapmıştı. Ya da ben öyle anlamışım!
Yeni Şafak’ı 28 Şubat sürecinden bu yana izler, bazı yazarlarını kaçırmamaya çalışırım. Niyet okumadan bir an için yoksa 19 Ekim bir milat mı oluyor dedim. Olmuyormuş.
Zaten demeçlerle, çağrılarla birlik beraberlik sağlama eşiğinin çoktan geçildiğini düşünenlerdenim.
2010 referandumundan bu yana iktidarın ve medyasının dili sert, üsttenci, ötekileştirici. Kutuplaşma oya gibi işlendi. Oyları konsolide etmek için siyaseten istendi bu. O yüzden gelinen nokta hiç şaşırtıcı değil.
Siyasi dengeler değişmeden de normalleşmenin başlaması zor görünüyor.
1 Kasım seçimi “normalleşme ihtimalini canlandırmakla” “aynen devam” arasında bir tercih olacak. O yüzden her oy çok önemli.
***************
ZAMANIN RUHU
Bu yerli otomobil sevdası nedir anlamak mümkün değil. Yıl 2015 olmuş. Bilişim ve iletişim çağı deniyor. Siz kalkıp 100 küsur yıl önce ortaya çıkmış bu ürünü yeniden keşfetme peşindesiniz.
On yıllardır bu piyasaların içinde olan büyük üreticiler, büyük markalar araştırma geliştirmeye milyar dolarlar yatırırken siz bunlarla nasıl rekabet edeceksiniz? Allah kerim!
Şimdi de bu yerli otomobili İzmir’de yapalım önerisi dillendiriliyor. Expo olmadı hadi otomobil yapalım!
Otomobile gelinceye kadar zamanın ruhuna uygun yapılabilecek o kadar çok yatırım var ki. Bugün hangi ürünler 1900’lerin başındaki otomobil gibi olabilir ona bakmak lazım…
Yerli drone yapalım mesela. Daha anlamlı olur. 3 boyutlu yazıcılara kafa yoralım. Nano teknolojik ürünlerin üzerinde duralım. Yerli berber robot yapmaya çalışalım!
Geçenlerde Glassdoor insan kaynakları şirketi Amerika için iş-hayat dengesi açısından en iyi olan işleri açıkladı. Yani bu işler hem iyi kazandırıyor, hem de posanızı çıkarmıyor!
“Hayata” da önem veren bir kent olarak bu listenin İzmir için anlamlı olduğunu düşünüyorum. İşte listenin ilk beşi:
Veri analisti
Arama motoru optimizasyonu yöneticisi
Yetenek avcısı
Sosyal medya yöneticisi
Yedek öğretmen
Listede yirmibeş pozisyon var. Orası Amerika tabii ama zamanın ruhu da bu…
Paylaş