Paylaş
Geçen gün Deniz Sipahi ile konuşuyorduk. “Aşka dair” yazılar gazetelerin yerel eklerinde de çok iyi dönüş alıyor. Kadın okuyucular öyle seviyor tamam. Anlaşılan erkekler de düşkün aşk üzerine olana.
Şu anda da gecenin bir yarısı, Simge Fıstıkoğlu Habertürk TV’de şair Ahmet Selçuk İlkan’la “aşk” üzerine konuşuyor.
“Belli ki, bu ara aşk iş yapıyor” gibi bir yorum fazla metalik kaçar şimdi. “Bu kadar mı açız aşka?” sorusu işin ruhuna daha uygun.
Dünyanın her yerinde bu iş böyle demek de fazla iddialı olur. Aşk her yerde aşk tabii... Ama orada medya aşkla bu kadar ilgili mi bilmiyorum.
İçeride iklim bu olunca “genetik dürtülerin süslenip püslenmesi neden bu kadar ilgi çekiyor ki?” gibi bir bilimsel yaklaşımın da anlamı kalmıyor. Aşkı öyle basite indirgemek okuyucuyu kızdırabilir bile.
Binlerce yıldır, on binlerce düşünür ve yazarın aşk üzerine dediklerine ilaveten hala söyleyeceklerimiz var. Ne güzel... Konu aşksa herkes kendine göre filozof.
Aşk, hayatlarımızın hep merkezinde olmasa bile merkeze çok yakın. Aşka inanmayanlar bile göz ucuyla aşkı kolluyorlar gibi.
Kentlere fena sıkışıp kaldık galiba. Anlamsızlıkların ortasında aşkı can simidi gibi görüyoruz.
Duygularımız kıpırdadıkça “oh be, hala yaşıyoruz” diyoruz.
Turuncu alarma doğru
Meclis gergin... Sanat gergin... Yazar, çizer gergin... Asker gergin... Futbol gergin...
Daha Anayasa yazılmaya başlanmadı. Yeni Türk Ticaret Kanunu da devreye girmedi daha. Davalar sonuçlanmadı. Ekonominin dengesizlikleri de şimdilik yönetilebilir durumda.
Yaz böyle geçer belki, ama sonrasında turuncu alarm gelebilir. Dikkatli olmakta fayda var.
İhracatımızın %40’ından fazlasını yaptığımız Avrupa’nın sorunları malum... Ekonomik sorunlar siyaseti de hırpalamaya başladı. Sırbistan’daki, Yunanistan’daki seçimlerde aşırı sağcılar zemin kazandılar. Fransa’da Cumhurbaşkanı değişti.
Bölgenin en önemli ekonomisi Almanya’da da yorgunluk işaretleri var. Yılbaşından bu yana güçlü seyreden Frankfurt Borsası’ndaki son iki üç haftadaki zayıflama dikkat çekici. Önümüzdeki bir iki hafta ABD borsalarının seyri önemli olacak.
Küresel krizin yeni bir fazına giriyor olabiliriz. Sonbahara doğru ekonomi de gerilir, öbür gerginlikler de yatışmazsa yay gibi bir ülke oluruz çıkarız artık!
Engelliler Haftası
Bu hafta hepimiz engelliyiz!
11 Mayıs Görmeyenler Günü,
12 Mayıs İşitme ve Konuşma Engellileri Günü,
13 Mayıs Ortopedik Engeliler Günü,
14 Mayıs Zekâ ve Ruhsal Engeliler Günü,
15 Mayıs Güçsüz Yaşlılar ve Korunmaya Muhtaç Çocuklar Günü,
16 Mayıs günü ise Engelliler Haftası’nın genel değerlendirmesi...
Aynamız
Şampiyon bugün belli oluyor. Tarihi bir maç olacak. Zor bir sezon sonlanıyor. Tartışmalar artarak devam edecek.
Soru şu: Futbol bizim aynamız mı, aynamızın bozuk tarafı mı? Yaşanan tuhaflıklar futbolla mı sınırlı? Yoksa genelden futbola mı yansıyor?
Bakıyoruz, aynı resme bakıp farklı şeyler görmek futbol dışında da yaygın.
Giydiği formaya göre yorum yapanlar da öyle.
Kendi koyduğu kural işine gelmeyince kuralı değiştirip durumu kurtaranlar da...
İlkeleri işin ekonomisine göre esnetenler zaten hayatın her yerinde.
Popülist söylemlerden medet umanlara, komplo teorilerinin üzerine atlayanlara da çokça rastlıyoruz.
Hatta şike yaptığı için disiplin cezası verilen İbrahim Akın da gün ortasında Hırant’ı arkadan vuran örgütsüz katiller gibi bireysel hareket etmiş! Yapan var, yaptıran yokmuş!
Bütün bu anormallikleri bir tiyatro kıvamında normalleştiren koca koca insanlar var. Karşısındakini salak yerine koyan sakil adamlar...
Futbolumuz bizim aynamız. Keşke aynamızın bozuk tarafı olsaydı.
Paylaş