Paylaş
29. İstanbul Kitap Fuarı’nın coşkusunu yaşadık öncelikle. Benim ilk kitap fuarında masa arkasında durmam üniversite yıllarım... Hayalet Gemi isimli bir dergide fotoğraflarım yayınlanıyordu o zaman. Elif Şafak ilk kitabını çıkarmış, Yekta Kopan ikincisini, Murat Gülsoy da taze Sait Faik Öykü Ödülü’nü almıştı. O dönem kimse bu kadar bilinmediğinden, kalabalığı izleyecek bol vakit oluyordu.
Bu fuarsa neredeyse şehir dışındaydı, üstelik herkesin sokaklarda olmak isteyeceği nefis bir gündü. Oysa fuara giden yol bile tıklım tıklımdı. Gençler, çocuklar, emekliler ve hepsinden önemlisi kadınlar! Koridorlar birbirinden farklı tarz ve şekilde aydınlık yüzlü kadınlarla doluydu. Heyecan ve merak dolu, çok sağlam bir kalabalık. Bilgiye hevesle yaklaşan bu kadar çok kişinin var olduğunu ve seneler içindeki değişimi görmek inanın çok güzel.
GODIVA’YA HİREF YAKIŞIR
Haftanın bir diğer güzelliğiyse, ünlü Godiva Çikolataları’nın Nişantaşı’nda açtığı mağaza. Ürettiğimiz değerlerin çokuluslu şirketlere satılmasına alışmak zorunda kaldığımızı düşünürsek Murat Ülker’in bu cesur ve büyük düşünen hareketine hayran kalmamak mümkün değil. Godiva Çikolataları 2007’de Ülker tarafından satın alındı. Markanın dünyada 550’nin üstünde mağazası, binlerce satış noktası var. İstanbul mağazası markanın konumlandırmasının daha da iddialı olacağının habercisi. Burada fark ettiğim bir şey daha var. Bilirsiniz, çikolatacılarda, belli başlı markaların tabaklarıyla hazırlanmış hediyelik paketler olur. Christofle markası klasiklerden. Hemen yanında memleket ürünü Hiref’i görmek açılışın en güzel anlarındandı.
Kültürel zenginliklerimizi yeni tasarımlarla buluşturan Hiref’in çok önemli bir milli kazanç olduğunu düşünüyorum. Godiva yöneticilerine Hiref’in dünyanın diğer şehirlerindeki Godiva mağazalarında olup olmayacağını sordum. Görüşmeler henüz sürüyormuş ama büyük ihtimalle kültürümüzün yaratıcı örneklerine diğer mağazalarda da rastlayacağız yakında!
BU GÜZEL AŞÇIYLA TANIŞIN
TRT 1’deki Arife Tarif isimli yemek programında doya doya yemek ve Türk Mutfağı sohbeti şansı bulunca, bayram benim için erken başladı. Bu sayede tanıştığım genç ve çok güzel bir aşçıyı özellikle anlatmak istiyorum. Ceyda Baza, Amerika’ya mimarlık okumaya gittiğinde aşçılığa gönül verip hayatını değiştirenlerden... Dünyayı görüp memleketimizdeki değerleri daha iyi anlayanlardan.
Murat Belge ile Çiya Restoran’ın sahibi Musa Dağdeviren Anadolu’daki özel lezzetleri bir araya getirecek bir projeye başlıyormuş. Konuya ve arkasındaki isimlere bakınca heyecanlanmamak mümkün değil.
Geleneğin kıymetinin bilindiğine, yeni fikirlerle dolu heyecanlı ve cesur bir neslin yetiştiğine, iş adamlarımızın iddialı ve kararlı adımlar attığına tanık olma şansı bulduğum bir hafta geçti işte böylece...
Hani GDO mısırımıza bu kadar bulaşmadan önce evde keyifle mısır patlatırdık ya... Taneler önce pıt pıt yapar, ardından hızlanırak pıt pıt pıt oynar, sonra bir anda pıtpıtpıtpıt diye coşardı. Bana öyle geliyor ki, mutfağımız ve kültürümüz de böyle bir coşmanın, parlamanın arifesinde...
Bu satırları 10 Kasım’da yazıyorum; az evvel sirenler çaldı ve balkondan saygı duruşunda bulunduk. Sanırım en güzel saygı duruşu, insanın işine dört elle sarılması ve ahlaklı bir şekilde, başkasının hakkını yemeden çalışıp üretmesi... Ata’mıza saygıyla... Elimizden geldiğince...
KEREVİZ KARPAÇYO
İki haftadır konu konuyu açtı masaya konacak yemek tarifi veremedim. Bu hafta zor görünen halbuki kolayca hazırlanabilen ve çok severek yaptığım iki tarifim var. İşte ilki: En geniş tavanızı veya yayvan tencerenizi alın. Kerevizleri incecik kesip tencerenin tabanına dizeceğiz ve usul usul pişireceğiz. Soğanları yarım daireler şeklinde ince kıyın ve 4 çorba kaşığı zeytinyağında öldürün. Rengi değişmeye başlayınca küp küp kestiğiniz bir adet havucu içine atın. Kereviz bembeyaz olmayacak, biraz koyu bir renk alacak bu tarifte, aynı şekilde havuçlar da. Havuçların kenarlarının renk değiştirmesini, kerevizin altının tutmasını ve karamelize olmasını istiyoruz. 1 çorba kaşığı da dolmalık fıstık ekleyip, 6 diş sarımsağı soğan ve havucun içine atın ve çevirin. 3-4 mm kalınlığında kestiğiniz 2 orta boy kerevizi tencerenin altına tek sıra dizin. 1 adet portakalı kesip tencereye sıkın. 1 tatlı kaşığı esmer şekeri eşit şekilde serpip, yüksek ateşte 1 dakika pişirin. Sonra çevirip tuzunu ekleyin. 1,5 bardak kaynar su döktükten sonra tencerenin kapağını kapatıp 15-20 dakika kısık ateşte pişirin. Tabağa tek tek alıp bol roka ve az bir parmesan rendeleyin. Son olarak da taze zeytinyağı gezdirip servis yapın.
ÇITIRLI EMEKTAR KABAK TATLISI
İki kilo emektar balkabağımızı dilim dilim doğradıktan (yaklaşık 10 santim uzunluğunda ve 3 santim kalınlığında) sonra soyun ve tencereye yerleştirin. 3 bardak şekeri, tencereye değmeyecek şekilde kabakların üstüne dökün. Neden? Çünkü tencerenin altı yanınca kabak su çıkaracak. Şeker de eriyip bu suya karışacak. Aksi takdirde, doğrudan temas eden şeker karamelize olur ve tencerenin dibine yapışır. Bundan mutlaka kaçınmalısınız. Kabak tatlınızı orta ateşte, önce tencerenin kapağı kapalı şekilde pişirin. Suyuna 5-6 karanfil atın. Bu işlemlerin sonucunda bildiğiniz, klasik kabak tatlınız hazır. Suyunu çektiğinde, pişmiş demektir. Bu süre yaklaşık 50 dakika.
İşiniz henüz bitmedi. Sürprizli bölüm şimdi başlıyor. Yaptığınız tatlının tüm parçalarını çukur bir kapta çatalla ezin. Arada bazı sert parçacıklar kalması dert değil. Kabak tatlısı ‘püre’nize yarım muskat rendeleyin. Püreyi olabildiğince mükemmel bir kare şekline sokun. Bu sırada 4 çorba kaşığı şekeri bir tavada 2 çorba kaşığı suyla eritip içine 5 avuç ceviz atın. Biraz soğumaya bıraktıktan sonra, pırıl pırıl parlayan cevizleri birbirlerinden ayırmak için gelişigüzel bir şekilde kırın. Sonra bunları ‘mükemmel kare pastanızın’ içine ceviz barajı veya havuz yapacak şekilde yerleştirin. 140 gr. kutu kremaya 2 çorba kaşığı süt ekleyip karıştırın. Üstüne taze nane yaprakları yerleştirip, bir-iki tur muskat rendeleyin. Afiyet şeker olsun!
MARİFETLİ MAARİF TAKVİMİ
Trabzon hurmalarını mutfakta hem seyredip hem pişirmenin zamanı.
Ayva yeme, armuta doyamama, kabağın lezzetlenme zamanı.
Biber salçası yapmadıysanız artık son şans!
HAFTANIN SÖZÜ
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
(Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’den)
Paylaş