Paylaş
- Ankaralı olmak ya da olmamak.
Mansur Yavaş’tan ve Özhaseki’den, neredeyse belge istenecek...
Hizmet değil sanki asalet yarışındayız.
........
Bir başka
aristokrasi yarışı da İzmir’de sergileniyor.
Nihat Zeybekçi’ye sorulan ilk soru:
- İzmirli misin?
Cevap:
- Soyadımdan anlaşılmıyor mu?
Neyse ki İstanbul’un böyle bir derdi yok.
Burada Belediye Başkanlığı’na Tuncelili Kılıçdaroğlu bile
aday olduğu zaman nerelisin diye
ona kimse sormadı. Yürüdü gitti.
Zaten İstanbul seçimlerine girmiş eski başkan adaylarına bakıyorum, içlerinde İstanbullu yok gibi.
Kimi Sivaslı, Erzurumlu, Erzincanlı, kimi Karadenizli, Yalovalı, Bayburtlu...
Haa... Belki de Kasımpaşalı bir başkandan gayrısını
hiç görmedik...
Zaten o da sonunda gitti Başbakan oldu, daha sonra da Cumhurbaşkanı.
Öbür Cumhurbaşkanları öyle mi? Kimi Ispartalı, kimi Malatyalı, kimi Kayserili, Afyonlu... Vs.
Niye olmasın?
Hepsi de vatan toprağı.
Bu bakımdan...
Ankara Belediyesi’ne talip olanların Ankaralı veya Ankarasız diye kategorize edilmelerini yakışıksız buluyorum.
Hele nedir o Mansur Yavaş’ın tanıtım biçimi:
- Ankara’nın bebesi
Ne biçim laf bu?
- Bebesi de bebesi.
Daha neler.
Bir ülkücüye bebe denir mi yahu?
“Uyusun da büyüsün, tıpış tıpış yürüsün” diye ninni mi söyleyeceğiz?
Paylaş