Paylaş
Biri, Cumhuriyet’in 100’üncü Yılı’nda geldiğimiz nokta... Diğeri, ilk çeyreğini şimdi yaşamakta olduğumuz 100 yıl vizyonu.
İkisi de güzel.
Ama en güzeli, 20 yıllık bir istikrarın dayandığı referans ve plan-program.
Tabii, moral unsurunu da unutmayın.
***
Herkes bir düşünsün.
20 yıl önceye mi dönmek ister, yoksa (hele) bu tempoyla 20 yıl sonraki Türkiye’yle mi kucaklaşmak ister?
.............
Peki, pahalılık ne olacak?
Bir dakika.
Herkes şunu da bir düşünsün...
5 kuruşa dondurma yediğimiz 75 yıl önceye mi dönmek ister, yoksa şimdiki halini mi tercih eder?
.......
İyi düşünsün.
75 yıl önceki pabucu, kılığı kıyafeti, perdesi, kanepesi, koltuğu, maaşı, olmayan arabası, olmayan mutfağı, olmayan televizyonu, telefonu falan mı? Bunları mı özler?
Belki de özler.
Belki de o yıllara dönmek ister.
Siz bir sorun bakalım.
Kimbilir... Belki en yakındaki şu 1990’lı yıllara hayran kalmıştır.
***
Yazının başına dönersek 100’üncü yılda geldiğimiz nokta ne kadar güzelse, Türkiye Yüzyılı da parlak gözüküyor.
Yeter ki şükretmeyi unutmayalım.
Not: Halit Kıvanç
Her Dünya Kupası’nda onun sesini hatırlarım.
Gerçi Halit Abi’nin
on parmağında on marifet vardı ama Dünya Kupası’na vurduğu damga bambaşkaydı.
Bize sayısız anılar bıraktı, öyle gitti.
Memleketimin başı sağ olsun.
Nurlar içinde yatsın.
Ailesine Allah sabırlar versin.
Paylaş