Mağdur ve mağrur

Durun bakalım.

Köprülerin altından daha ne sular geçecek.

HDP’yle ilgili mahkeme kararı da yola çıktı geliyor. Olumlu olumsuz, ne olursa olsun, onun sonucu da siyasete yansıyacak.

Yeter ki yanlış tercüme etmeyelim.

***

Bir mağduriyet edebiyatıdır gidiyor.

Anladık efendim, Türk Milleti mağdurun daima yanında yer alır. Bunu biliyoruz.

- Ama hangi mağdurun?

Onun da şartları var.

Mağdurun tarifi var.

Mağdurun karnesi var.

Kötü bir sicille karşıma geçip bana oy ver diyemezsin.

- Niye oy vereyim sana?

- Çünkü ben mağdurum.

Yetmez.

***

İmamoğlu’ndan bahsetmiyorum. Mağduriyetin temel yapısını kastediyorum. Kaldı ki mahkemelerin mağdur yaratmak gibi bir görevi ve yetkisi yoktur.

.......

Aman ha.

Tartışırken yanlış bir noktadan hareket etmeyelim. Hele mağdur yaratayım derken, hiç farkına varmadan başka mağdurlar yaratmayalım.

Şimdi soruyorum size.

Şu son mahkeme kararında mağdur kim?

- İmamoğlu mu?

- Yoksa Kılıçdaroğlu mu?

- Yoksa çok uzakta durmasına rağmen mağdur Mansur Yavaş mı?

İyi düşünün...

Doğru söyleyin.

***

Çok derinlere inerseniz, vallaha mağdur Erdoğan bile diyebilirsiniz. Ucu oraya kadar dokunabilir.

Çünkü İmamoğlu gibi her taraftan gagalanmış zedelenmiş bir rakip, haydii, taze bir başlangıç yaparak şimdi yeni bir şans yakalamış olabilir...

Haa, ille de bana sorarsanız “Mağdur Kılıçdaroğlu’dur” derim.

Ama ısrarcı değilim.

Mağdur kim olursa olsun ben mağdurun mağrur olanını severim azizim. İşte o kadar.