Paylaş
Ama şurası belli.
Ya Tayyip Erdoğan'la birlikte yaşamaya iyice alışacaksınız...
Ya da Kılıçdaroğlu'yla birlikte yaşamaya mecbur, hatta mahkumsunuz.
Zaten dilinizi yavaş yavaş alıştırın.
Seçim değil bu...
Bu bir referandum:
- Erdoğan'a evet, Erdoğan'a hayır,
Referandum kelimesini abartılı buluyorsanız, “güven oylaması”da diyebilirsiniz. Zor değil.
Evet-Hayır'dan ibaret.
*
- Fakat ilk akla gelen şöyle bir şey var:
HDP'li bir Millet İttifakı, eğer seçimi kazanır da iktidar olursa, PKK'yla mücadele nasıl devam edecek? Ya da devam edecek mi?
Buyrun bakalım.
Seçimden de referandumdan da daha mühim mesele.
Her 20 Temmuz
Akdeniz'de lastik botu ok'la delip mültecileri sulara gömmek isteyen Yunan-Rum Vicdanı, hiç aklımdan çıkmıyor.
Bu kadar büyük bir nefret taşıyan insanlarla, hâlâ Kıbrıs müzakerelerini nasıl sürdüreceğiz? Biz bu adamlarla nasıl yüz yüze bakacağız? Aynı masada nasıl oturacağız? Biz bu meşekkate nasıl katlanacağız?
*
Bundan ibaret de değil.
Her 20 Temmuz'da, Barış Harekatı'nı kutlarken, aklıma birden bire Yunan-Rum Aşığı Avrupalılar da geliyor.
Öf, bir de onlar var.
Hepsine birden katlanmak ne büyük kâbus... Şu işin bir çaresi yok mu yahu?
İnceldiği yerden koparıp, selamı sabahı bir kesebilsek...
Paylaş