Paylaş
1 ay geçti bile.
Kaldı 11 ay.
Peki, 11 ayda binlerce ev yapılır mı?
Zordur ama Çılgın Türkler yapar.
Hem de sapasağlam olanını yapar.
Hiç kafaya takmayın.
***
Benim kafa başka yere takılı. Özellikle de İstanbul’la ilgili.
Şimdi, oturduğunuz binaların depreme dayanıklı olup olmadığını kontrol ettireceksiniz, değil mi?
Tamam da...
Resmi veya özel, hangi şirket, size sağlam raporu verebilir? Hangi şirket, binanızın depreme dayanıklı olduğunu, dolayısıyla bir güçlendirme’ye ihtiyacı bulunmadığını söyleyebilir? Sahiden çok sağlam olsanız bile, böyle bir karara kim imza atabilir?
Öyle ya...
Depremde ya hasar görürseniz? Sorumluluğu kim üstlenir?
***
Bir nokta daha.
Mühendislerimizin, mimarlarımızın diplomaları var, kariyerleri var... İnşaatlardaki usta’ların bile referansları var...
Peki ama, müteahhitlerimizin nesi var? Önüne gelen müteahhit oluyor, önüne gelen “inşaat işine giriyorum” diyor.
***
Böyle gelmiş, böyle gitmez. Kötülerini tefrik edemeyiz ama iyi müteahhitler’i tıpkı iyi hukukçular gibi, iyi doktorlar gibi, iyi ekonomistler, iyi siyasetçiler, iyi sanatçılar gibi, parmakla gösterebilmeliyiz. Saygı duyarak...
............
Evet yahu... Her deprem sonrası müteahhitlerin yakasına yapışmaktan hem yorulduk hem de utanır olduk.
Not:
“Nerede bu devlet”
Devleti ne yapacaksın?
Kapı gibi muhalefet var.
Onun sayesinde tek yürek olduk.
Paylaş