Paylaş
Hanımevlâdı.
20 santim kar yağdı, sanki dünyanın sonu geldi.
Kışın kar ve fırtına sürpriz midir?
Günler öncesinden belli olduğu
halde bu telaş nedir?
En azından Anadolu’ya karşı ayıp,
*
İstanbul, bu kadar korktuğuna
göre bâri kurallara riayet etse.
Ne gezer.
Tırnağını oynatmıyor. Hava
normalmiş gibi aynen yaşamak istiyor.
Yollar, kara saplanmış arabalarla dolu. Halat, takoz, zincir falan hakgetire...
Trafik terbiyesi zaten sıfır...
Bâri evinde otur... Hayır, oturmuyor.
Sırtını sadece Vilayet’e ve
Belediye’ye dayamış...
Sanki köyünde de böyle yapardı.
*
İlahi İstanbul.
Şeker gibi eriyecek zannedersiniz.
Ama yollara dökülmekten hiç vazgeçmez.
Bir taraftan yağmur ve kar gecikince eyvah susuz kaldık diye feryat
eder, öbür taraftan da biraz yağış
olunca mutsuzluğa gömülür.
Barajlar ne durumda acaba?
Su seviyesi ne âlemde?
Yok canım, nasıl olsa Devlet halleder.
Elbette.
Emri olur.
*
Komiktir bu İstanbul.
Biat etmeye çok hazırmış gibi,
hem şeriat’a çanak tutar, hem de İran’a benzemekten korkar. İlle bir eli yağda,
bir eli balda, ille gözü iş’de, eli oynaş’ta olacak... Ama kapısınının önünü temizlemez: Yaşasın Devlet Baba.
Özetlersek...
Nanemolla ile molla arasında
sıkışıp kalmıştır İstanbul.
Paylaş