Paylaş
O yıllarda da sürekli benzin zammı araba kullanımını caydırıcı tedbirler olarak sunulmuştu bize... Yâni tasarruf...
Sonra da zaten hepten benzinsiz kalmıştık.
Oh... Sen sağ, ben selamet.
***
Elektrik tasarrufu.
Benzin tasarrufu.
Doğalgaz tasarrufu.
Yağ, şeker, pirinç, buğday tasarrufu... vs.
Şaka gibi.
Bir ara zamların adı fiyat ayarlaması olmuştu. Şimdi sınıf atlayıp tasarruf oldu.
Bütün medeni ihtiyaçlardan vazgeçip toplu tasarruf yaparsak, bâdireyi atlatacağız, öyle mi? Ekonominin yeni kuralı bu olsa gerek.
***
Eski yokluk kıtlık ve kuyruk günlerimizi 24 Ocak 1980 kararlarıyla atlattık.
Zaten atlatamasaydık 12 Eylül bile olmazdı. Olamazdı.
Nasıl olsundu?
Herşeyden önce askeri araçlar yakıt bulamazdı. Şuradan şuraya gidemezdi.
Demek ki, ihtilallerin bile elektriğe, benzine, yağ ve şekere ihtiyacı var. Siz hangi tasarruftan bahsediyorsunuz?
Nevzat Ayaz, İstanbul Valisi’yken 3 ampulden birini söndürün derdi... Şimdi hesaplayın bakalım, kaç ampul söndürmek lâzım.
***
Bir de not düşmek istiyorum.
Mehmet Sağlam adlı bir okuyucum, İzmir’in suyu’yla ilgili dün aydınlatıcı bir açıklama yolladı. Aynen aktarıyorum:
Arseniksiz içme suyu bulmanız mümkün değildir. Burada önemli olan orandır ve oranın AB standartlarının altında olmasıdır. İzmir iki depodan su alır. Birinde oran düşük, diğerinde yüksektir, ama standart dışı değildir. Arsenik oranını düşürmek için, bu iki depoyu birleştirme çalışmaları sürmektedir.
Biz onyıllardır yedi sülale olarak bu suyu içeriz, damacana suyu almayız. Çünkü şehir suyunda yeterli mineral kompozisyonu vardır. Arsenik güçlü bir zehir. Ben size yazıyor olduğuma göre, zehirlenmiş değilim, üstelik sağlığım her zaman yerinde, hiç hastahane yüzü görmedim şimdiye dek...
.........
Var mı ilâve edecek olan? İzmir Belediye Başkanı ne diyor acaba?
Paylaş