Paylaş
Kim dediyse güzel demiş:
“Dostluğuna güvenmediğin insanın düşmanlığından korkma.”
Kurumlar için de geçerli bu.
Hatta devletler için de...
Nitekim, dostluğuna güvenmediğimiz hiçbir devletin düşmanlığı da bize vız geliyor.
***
Diplomaside şaşmaz kural şudur:
Devletlerin sürekli dostu, sürekli düşmanı olmaz. Sadece çıkarları olur.
Sevmediğim bir laftır ama öyledir.
Yani eskilerin menfaat dünyası diye özetlediği bir gerçek.
***
Ne var ki, biz Türklerin mizacına hiç uymuyor.
Çünkü biz dostluğu sonsuz, düşmanlığı amansız bir milletiz.
Dost olduk mu, mezara kadar dostuz.
Düşmanlığımız ise haysiyetimizin aynasıdır. Damarımıza basmasınlar.
-Peki menfaat?
Dedik ya...
Haysiyetten daha büyük ne var?
En büyük menfaat odur.
Batı’nın bir türlü anlamadığı da budur.
Soru-Yorum
Cevabını hâlâ bulamadığım iki soru var.
Birincisi: İktidara gelince, siz, madem S-400’leri söküp iptal edeceksiniz (ki bu bir hak ve siyasi tercihtir) öyleyse yaptırım kararlarını niye kınadınız, TBMM ortak bildirisine niye imza attınız? İnsan hem milli hem ecnebi davranır mı?
......
İkincisi: Yılın yarısında iktidar nasıl değişecek? 6 ay içinde seçim gözükmediğine göre “başka bir şekilde mi” değişecek?
O şekil hangisidir? İlke ve geleneklerinize uygun mudur?
......
Bunların cevabına ulaştığım gün, okuyucularımla paylaşacağım.
Paylaş