Paylaş
Uzun bir süre, salgın hastalıkla boğuştuk. Evlerimize kapandık.
......
O sürerken, şimdiye kadar görülmemiş yaygınlıktaki orman yangınları’nın dehşetini yaşadık.
......
Yetmemiş gibi, aynı günler, Marmara Denizi’nde müsilaj denen bir belaya çattık.
......
Derken... Savaş başladı...
3. Dünya Savaşı’nın neredeyse eşiğine geldik.
Bitmedi... Kimbilir unuttuğum daha neler var.
......
Bir taraftan da korkunç bir kış geldi bizi buldu.
- Ne biçim bir kış bu?
Güya Mayıs’a geldik, hâlâ evlerimizde soğuktan titriyoruz.
*
Bir kısım mütedeyyin insanlar, buna uğursuzluk derler... “Birinin ayağı uğursuz geldi” diye inanırlar ama kimin ayağı olduğunu bir türlü bulamazlar. Bulamayınca da çok sinirlenirler, meymenetsiz birini günah keçisi ilan ederler.
*
Vallaha çoğu zaman da aldanmazlar... O kişiden uzak dururlar. Günlük hayatta rastladıkları her aksiliği, o kişinin mevcudiyetine bağlarlar.
Öyle ki, bu yaygın inancı, sandıkta, siyasi tercihlerine bile yansıtırlar...
Sonunda “Hay ellerim kırılsaydı” dememek için...
Paylaş