Paylaş
Fransa olmuş Belçika olmuş, hiç fark etmez.
- Hazin bir durum var.
Bu acıları çok çekmiş bir
Türk vatandaşı olarak,
hayret ettiğim şudur:
- İnsan, nasıl kıyar kendi vatanına?
- İnsan, nasıl yakıp yıkar
kendi ülkesini?
- Kendi milli servetini, kendi medeniyetini, kendi sanayisini, kendi sanatını, mimarisini, doğup yetiştiği kendi toprağını nasıl ateşe verir insan?
***
Bunlar nedir?
- Vandal.
Ne vandalı yahu?
Böyle sıfatlar şehir eşkiyasına bir rütbe gibi gelir... İltifattır.
Dağdakine gerilla, futboldakine holigan, biraz mürekkep yalamış olanına aktivist... diye diye zaten bu hale gelmedi mi dünya?
***
Her neyse...
İşin siyasi yanına gelirsek.
Emmanuel Macron zaten tecrübesiz biri...
Tabanı da yok.
Yüzde 65’le seçilmiş ama öbürü seçilmesin diye...
Yoksa ilk turda aldığı oy yüzde 25 civarı... O yüzde 25 de monşer tabaka... Etliye sütlüye karışmaz.
Yani Macron’un bugün ağlayanı yok. Adamı bırakıverdiler ortada... Fransız polisi desen, bu tür toplu kalkışmalarda pek acemi...
***
Bu bakımdan Fransa’daki olayları sahiden endişeyle
ve üzüntüyle izliyoruz.
Ah,. unutmadan... Bir de Avrupa Ordusu diye bir mesele var sahi...
- Türkiye’siz olur mu?
AB’ye uyur etmiyorlar ama Avrupa Ordusu kurulursa ilk davet edilecek ülke, biliniz ki Türkiye’dir. Neden derseniz, malum:
- Alavere dalavere, aslan Mehmet nöbete.
Paylaş