Paylaş
Ne güzel anlatıyor.
Bıcır bıcır.
Gece 10’da Muharrem İnce alkollü gelmiş kapıya... (Ne ayıp, içkili araba kullanır mı insan)
İklimanım arabaya binmiş. Yarım saat konuşmuşlar. Sonra İklimanım’ın eşi direksiyona geçmiş Muharremi (Muharrem Bey’i) evine kadar götürmüşler.
Asansöre bindirip yollamışlar.
Halbuki Muharrem Bey’in evi zemin katta. Asansöre ihtiyaç yok. Acaba içkili kafayla başkasının evine mi çıktı?
Ne ise ne.
Geçelim öbür konuya:
- Taciz.
* * *
Yahu bu Baykal niye birdenbire azdı böyle? Elinden dişi sinek bile kurtulmuyor.
İklimanım zor atmış kendini dışarı.
Olayı sadece eşine anlatmış.
Bir de Gürsel Abisine anlatmış... Nedense o bilsin istemiş. Gürsel Abisi ketumdur ama yerin kulağı var, Anadolu Ajansı’ndan daha hızlı bir servis başlamış, haber, onbeş dakikada ayyuka çıkmış.
* * *
Öbür perde...
Kemal Bey soruyor:
- Gürsel bir şey anlattı, doğru mu?
İklimanım gayet mahcup...
Başını öne eğerek:
- Evet, doğru.
Peki, sonrası?
Bundan sonrası bilinmiyor.
Rivayet muhtelif.
Ama İklimanım’ın söyledikleri mantıklı. Bu kadar becerikli bir gazeteci, bir gizli çekim için başkasından teknik yardım ister mi?
Hayır...
Kendi işini kendi görür...
* * *
Her neyse.
Bütün bunlar, -Baykal’ı tenzih ederim- zavallı erkeklerin kadın budalası olmalarına güvenilerek yazılmış şehir efsaneleridir.
Bunun şakası olmaz.
Allah İklimanım’ları hep muzaffer, bizleri muhafaza eylesin.
Paylaş