Paylaş
Eminim ki şunu demek istedi:
- Bizi çiğneyip geçer, ancak öyle getirirsiniz Başkanlık Sistemini.
Ya da:
- Biz bu yola baş koyduk. Falan.
Gerçi bunlar da şirin sözler değil ama işe kan gibi ürkütücü bir kelime karışınca, başka yerlere çekmek isteyen çekebilir.
***
Kılıçdaroğlu’nu bir kenara bırakıp genelleme yaparsak...
Bizde meramını anlatamayan siyasetçiler, ertesi gün “sözlerim maksadını aşmıştır” diyerek hep tevil yoluna giderler.
- Niye maksadını aşmıştır sözlerin? Sen Türkçe bilmez misin? Kelime dağarcığın çok mu fakir?
Kılıçdaroğlu’nu tenzih ederim. Kelime dağarcığı zengindir. Hiç ifade zorluğu çekmez. Fakat ağzına ne gelirse söylemeyi “sert muhalefet yapmak” zanneder. Orada yanılıyor işte.
***
Bir ara Tansu Çiller, Mesut Yılmaz’a demişti ki:
- Şerefsiz Onbaşı.
Haydii, al başına dert.
Onbaşıların şerefsiz olduğuna kim inanır? Onbaşıların birer şerefli kahraman olduğunu Çiller bilmez mi?
Ne demek istediği gayet açıktı. Ama, lafı alıp başka yere götürdüler. Galiba dava açan Onbaşılar da olduydu. Hepsinin gözlerinden öperim.
***
Bana sorarsanız Hüsamettin Özkan’ın meşhur nankör kedisi sürçü lisan değil, cuk diye oturan, bir bilinçli benzetmeydi. Vallahi harikaydı. Zaten de sözün bittiği yerdeydiler.
Bu vesileyle sevgili Özkan’a buradan selam olsun.
Yoo, kupkuru selam olmaz.
Bir de Hacı Arif Bey’in Mahûr şarkısını yollayayım ona:
Zâhir-i hâle bakıp etme dahil bir ferdi.
Not:
Grup Toplantısı’nda Baykal’ın yüzünü biraz kızarık gören bazı üyeler, fısır fısır birşeyler kaynatıyorlardı.
Ne var ki bunda?
Yüz kızarması kötü bir şey mi?
Sizin yüzünüz hiç kızarmaz mı?
Paylaş