Koro halinde diyorlar ki:
- Vetodan vazgeç
Biz de diyoruz ki :
- Önce İsveç PKK’dan vazgeçsin.
...........
Diyorlar ki:
- PKK’yı boşver, sen şu vetodan vazgeç.
Biz de diyoruz ki:
- Türkiye’de seçim var.
Nasıl olsa Millet İttifakı kazanacak.
Kazanınca, Türkiye’ye demokrasi gelecek. Hem de masadakilerden biri cumhurbaşkanı olacak, diğeri başbakan... Eh, dışişleri de belki masanın orta direği olan
HDP’ye verilecek.
Sonra?
Sonrası kolay.
***
Veto kalkacak.
İsveç de istiyor... Hakkıdır.
Gerçi NATO’nun sağlayacağı güvenliğe, pek güvenilmez ama İsveç madem istiyor “Neden istiyorsun?” diye de sorulmaz.
*
Lakin, güvenlik istemek, Türkiye’nin de hakkıdır. Amerika dahil hiçbir devlet “Türklerin canı cehenneme” diyemez...
Hele İsveç, hiç diyemez.
Eğer derse, cevabını misliyle alır.
*
Şimdi o safhadayız işte.
Güzel bir şey bu.
Seçimi seçimden önce kazanmak, başvurdukları değişik bir taktik...
***
Lakin, tehlikeli bir oyun.
Kazanacağına bu kadar inanıp da sonradan hayal kırıklığına uğrayan insanların, nasıl bir tepki göstereceğini hiç bilmiyoruz... Çünkü hiç böyle bir şey yaşamadık.
***
Farkındaysanız, iktidarı şimdiden paylaşmışlar... Başkan adayları bile yok ama başkana ihtiyaçları da yok.
Hükümet Komserleri nasıl olsa şimdiden belli.
- 60 ruhu.
Az sonra “kıyma makineleri” yalanı başlayacak... Daha sonra da beklenen zat “sizi ben bile kurtaramam” vecizesiyle sahne alacak...
Ne var ki 60 gibi değil, mutlu bitecek...
Zira ufukta sandık gözüküyor.
En büyük anket.
*
İlk defa “erken seçim” diye bağırmak geliyor içimden.... Hatta hemen seçim, derhal seçim, yarın seçim.
Niye?
Kimdir o?
- Gelmekte olan.
Beklenen zat.
.............
Bu zat iyi rol yapıyor.
Ya sahici adaydır ya da Oscar’a adaydır.
***
Ne var ki, bu kadar iyi rol yapan birine, devleti teslim etmek istemem ben... Sizi bilmem ama ben korkarım.
- Ben demiştim diye.
Buyurun işte...
Hiç bilmiş değilimdir ama bir kere de ben övüneyim:
Ne demiştim?
- Bu Amerika, günün birinde PKK’yı da NATO’ya alır.
......
İsveç’i NATO’ya kabul etmek demek, PKK’yı NATO’ya dolaylı yoldan sokmak demektir.
Finlandiya için aynı şeyi söyleyemem ama İsveç’in sabıka kaydı çok kirlidir.
Bu arkadaş, vaktiyle Enis Berberoğlu’nu da böyle sömürdü... Enis’in terbiyesine sığınarak, kendini öne çıkardı. Yeri göğü inletti... Ben, ben, ben... Hep ben.
***
Şimdi de ahaliyi il binasının önünde toplayıp Kaftancıoğlu için nutuk attı... Yahu, mikrofonu bir dakika kadıncağıza ver de iki laf da o etsin... Hayır...
İlle de ben, ben, ben.
***
Bu nasıl bir tenezzüldür?
Randevu almadan Devlet Kurumları’nın kapısına dayanmak da böyle bir şeydi işte...
Maksat korsan miting.