Beklenen zat.
Edirne’den Kars’a bütün mitinglerde çıkıp diyecek ki:
- Ey ahali!.. Bana oy ver... Çünkü ben Cumhurbaşkanı seçilirsem, yetkilerimi devredeceğim. Profili düşük, sembolik bir başkan olacağım.
.........
Başka ne diyecek?
Diyecek ki:
- Ey ahali!.. Bana oy ver... Çünkü ben seçilirsem, 2 yıl sonra zaten istifa edeceğim. Yeminle söylüyorum ki istifa edeceğim.
****
- Karpuz kabuğu düşmeden, denize girilmez.
Ama karpuz kabuğunun denizde ne işi var, onu söylemezler.
............
Boğaziçi sahillerinde beyaz uzun donlular’ın deniz sefası da yaz müjdesi sayılır. Lakin hâlâ ortada yoklar.
Neden acaba?
Baharı görmeden yaz geldi geçti de haberimiz mi olmadı?
Yahu 1 hafta sonra günler kısalmaya başlıyor... 22 Haziran’a ne kaldı ki?
***
Bence 128’den daha fazladır da 128 diyelim.
Bu çok büyük bir rakam.
İnsana 40 kere bile deli dersen deli olurmuş ama 128 kere seçim yok dediği halde karşı taraf hâlâ erken seçim sayıklıyor.
*
Şunun için yazıyorum:
- 128 kere erken seçim yok diyen bir Cumhurbaşkanı, milleti kandırıp birden bire baskın seçim yapar mı?
- Yaparsa, milletin ona itimadı kalır mı?
Savaş taktiklerini de öğrenmişler.
Biz Suriye’de çarpışırken, Trakya sınırımızda “kiralık Yunan”ı kullanıp güya ikinci cephe açacaklar.
Daha doğrusu açtıracaklar.
..........
Tipik Amerika işte.
Bir de demeç veriyor. İki NATO ülkesi olan Türkiye ve Yunanistan’a sakin olmalarını tasviye ederek “tarafsız”ı oynuyor.
***
İkinci değil, onikinci cepheyi de açtırsa nafile.
Yine bir harita bastırmışlar...
Kaçıncı harita bu...
O harita, İzmir’i Yunan toprağı olarak gösteriyormuş.
Hazır, elleri değmişken, keşke kordonboyuna bir işaret koyup, bir de not düşseydiler: Biz işte burada denize dökülmüştük diye.
*
Söz Yunan’dan açılmışken, sığınmacıları Akdeniz’in sularına gömen Yunan Sahil Güvenlik örgütüne, bir kere daha lanet olsun.
Canavar ruhlu bu yaratıklardan hesap soracak bir kurum yok mu dünyada? Bu kadar mı şerefsiz oldu bu dünya?
*
Ama sistem, kimsenin burnu kanamadan değişti. Şimdi kendisi de bu sistemde başkan adayı olmaya çalışıyor.
***
Erdoğan için:
“Kaçacak” dedi.
Hem de kaçıncı defadır dedi.
Ama kaçan falan yok.
“Aday olmayacak” dedi.
Ama gördü ki adaydır.
- Kemal Bey aday mı, değil mi?
Akşam olunca yine:
- Aday mı, değil mi?
Aylardır bu böyle.
Artık işin ne siyaseti kaldı,
ne de ciddiyeti.
***
Bu durum, Kemal Bey’in herhalde pek hoşuna gidiyor ki, oynamaya devam ediyor.
- Bizi AB’ye alsınlar, biz de İsveç’in ve Finlandiya’nın vetosunu kaldıralım.
Veto, 5 dakikada kalkar... Kolay.
Peki, AB’ye giriş öyle mi?
Haa, anladım:
- Bir parmak bal.
*
Bunlar çok zeki adamlar ya, kimsenin akıl edemediği çareleri şıp diye bulurlar.
İşte... Vetoyu kaldırmamız karşılığında,