Lakin -tesadüf olsa gerek- Beyefendi’nin ABD gezisinin ardından, ilk defa kimyasal diye bir iftira geldi.
***
Acaba diyorum, Beyefendi’yi şaibe altında bırakmak için mi zamanlamayı böyle seçtiler?
Öyle kurnaz insanlar ki, Beyefendi’nin o kayıp 8 saatini sömürmüş ve yeni bir strateji geliştirmiş olabilirler.
***
Dahası... “Bakınız TSK’ya atılan iftirayı hiç kınamadılar” diyerek, dikkatlerimizi
Beyefendi’ye çeviriyorlar.
Oysa Beyefendi, seçim işleriyle öyle meşgul ki, kimyasal’la ilgili haberi, belki hiç duymamıştır bile.
- Bu Putin, Erdoğan’a seçim kazandırmak istiyor.
Beri tarafta ise, bir kısım yandaş diyor ki:
- Bu Joe Biden, muhalefete seçim kazandırmak istiyor.
***
Bunları söyleyenler Milli İrade’ye yabancı, oraya buraya savrulmuş zavallı insanlar.
Türk Seçmeni’nin hiçbir zaman hiçbir telkin, tavsiye ve baskı’ya boyun eğmeyeceğini bilmiyorlar. 72 yıllık demokrasi tarihimize bir göz gezdirirlerse öğrenirler.
***
Kaldı ki, kelin merhemi olsa, önce kendi başına sürer.
Türkiye kimyasal silah kullanıyor.
***
İsterlerse bundan da büyük bir yalan bulup onu da söylesinler... Kalleşliğin sınırı yok.
Ama nafiledir.
PKK terörünün kökü kazınana kadar... Mehmetçiği durduramazlar.
***
Bunlar hep Amerikan kökenli ya da Amerikan yapımı yalanlar.
20 yıl evvel
Masanın kurucusu, bunları sayarken, şu maddeyi unuttu:
- Hayatta bir başarı öyküsü olmalı.
***
Nasıl unutur?
İstanbul Belediye Başkan Adayı’nda bile aradığı vasfı, Cumhurbaşkanı Adayı’nda aramaz mı insan?
Her neyse.
Bâri biz hatırlatalım.
****
Sırf ABD değil, herhangi bir devlet, başka bir ülkedeki seçimi nasıl etkileyebilir de birilerine peşinen icazet verir? Anlamam.
***
Aynı masalı Demirel için de uydurdular:
- Morrison Süleyman.
Tamam da, Türk seçmenini Amerika mı yönlendirdi?
Turgut Özal meselesi de öyle...
Türk seçmenine Amerika mı dayattı onu? Nasıl dayattı? Evren Paşa’ya mı emir buyurdu?
Masal anlatmayın.
Ve çok kolay:
Güneyimizde bir terör devleti kurulmasına müsaade ettiğimizi söyleriz, olur biter.
Eğer inanmazsa noterden senet bile veririz.
Yunanistan’ı şahit bile gösteririz.
***
Yani binbir dereden su getirip işi uzatmaya gerek yok.
Bir terör devleti, kırk ihtilafı birden çözer.
Hepsi çorap söküğü gibi gelir, sıfırlanır.
Hah işte.
Biz hükümeti, devleti suçlamak için, böyle facialar bekleriz. Onlarda kusur bulamazsak, mutsuz oluruz, oturur bu defa da yeni facialar bekleriz... Anlaşıldı mı?
*
Diyarbakır’a gidip de evlat nöbetindeki anneleri ziyaret etmeyen siyasetçilere hayret ediyorum.
Hangi partiden olurlarsa olsunlar, evlat sevgisi’ne yabancı olabilirler mi? Asla.
Öyleyse, nedir bu ürkeklik?
Kimden çekiniyorlar?
*
Hele her şeye karşı çıkacağını peşinen ilan etmek, siyasi intihardan başka bir şey değil.
***
Sahiden karşı çıkılması gereken işler de vardır... Ama inandırıcılığınızı kaybederseniz, onlar da kaynar gider. Çünkü sizin itirazınızı kimse ciddiye almaz.
***
Tehlikeli bir laf da şudur:
“Ben iktidar olursam, bunların yaptığı işlerin tamamen tersini yapacağım.”
Sakın ha.
Bunun şakasını bile yapmayın.