Paylaş
Manisa’nın Demirci ilçesinin kaderi, Bursa’nın bir Keles bir Harmancık ilçesinden farklı değil. Üçü de şehre kilometrelerce uzak, üçünde de, şehre göç nedeniyle çalışacak bir tutam insan kalmış durumda.
Kaderine terkedilmiş bu uzak ilçeler ya kendi mucizelerini gerçekleştirecek ya da kölesi oldukları sistemin girdaplarında boğuşacak. Bir şey yapmazlarsa isimleri dillerden dile dolaşan türküdeki gibi “Orada uzakta bir köy var gitmesek de, gelmesek de o köy bizim köyümüzdür” sözlerinin içinde saklı kalacak.
Bir deli geliyor Demirci’ye, badem çiftliği kuracağım diyor. 300 dönüm üzerine bir çiftlik kuracağım, bölge insanına model olacağım diyor. Parasını betona yatırıp iş merkezi, AVM yapacağına Kara Oklar Ekolojik Hayat Çiftliği’ni kuruyor. Ülke olarak tükettiğimiz bademin yüzde 70’ini dışarıdan dövizle satın alıyoruz. Ülkemizde 26 milyon dönüm tarım arazisi boş duruyor, öte yandan işsizlik, verimsiz ve pahalı tarım nedeniyle çocuklarımız tarım yapmak istemiyor.
*
Hafta sonu Ahmet Şerif İzgören’in Manisa Demirci’deki badem çiftliğindeydik. Çocukluk anılarından gelen Karaoklar Çetesi, haylaz çocukların eğlendikleri bir çete iken, şimdilerde köylülere model olan, sofralarımıza bir gram kimyasal olmadan gelen badem, ceviz, salça, reçel, bal, kiraz ağaçlarıyla dolu bir çiftliğe dönüşmüş.
Kendi ağzından dinlediğimizde etkilenmemek mümkün değil.
‘’Aslında her şey 90’lı yıllarda köylere adım atan takım elbiseli, eğitimli satışçıların ‘bakın bu sizin yetiştirdiğiniz meyve, bu da bizim ilaçlarımızı kullanırsanız elde edeceğiniz meyve’ diyerek, devasa hormonlu ürünlerini çiftçilere göstermeleriyle başladı. Bir süre sonra yabancı firmalara bağımlı hale gelen köylü kimyasalsız ve genetiği bozulmuş tohumlar olmadan üretemez duruma düştü. Kanser vakaları inanılmaz arttı. Biz önce, çocuklarımız ekolojik ve temiz gıda yesinler diye Karaoklar Çiftliği’ni kurduk; sonra çevremiz gerçek yumurta, meyve, salçanın lezzetini görüp talep edince çiftliği adım adım büyüttük”
*
Çiftlik geçen yıl Türkiye’nin en iyi organik tarım çiftiği seçiliyor. Alman Ceres sertifikasyon kuruluşu tarafından yapılan denetimlerde 0.0 kimyasal sonucu çıkıyor. Arılar ballarını sadece bölgedeki çiçeklerden yapıyor. Zararlı mücadelesini beç tavukları yapıyor. Köy çocukları, kadınları çiftlikte eğitimler alıyor. Çiftlik ilk ihracatını bu sene yapacak konuma geliyor.
Bölgede organik tarım yapan çiftçi sayısı, sıfırken şu anda 282 çiftçi Demirci’de sertifikalı organik tarım yapıyor. Sertifikalarının artacağına, yerli ve genetiği oynanmamış tohumların dafa fazla kullanılacağına inanıyoruz.
Ahmet Şerif İzgören, sayısı 30’a yakın kitabı, eğitim verdiği binlerce kurum, dolaştığı binlerce köy, hayatlarına dokunduğu milyonlarca çocuk ve genç insana bir mesaj vermeye çalışıyor: İyi insan olun, vatanınızı sevin ama vatan için bir şeyler yapın. Ya karanlığa küfretmeye devam edin ya da karanlığa bir kibrit çakın.
Paylaş