EĞRİ bakandan doğru iş beklenmez... Bunlar da olaylara hep eğri bakıyor. Doğru iş nasıl yapsınlar? Ülkemiz yavaş yavaş değil, hızla garip bir havaya bürünüyor. Üzücü ve ürkütücü...
Döner dolap gibi ikiyüzlü bunlar... Bir yandan demokrasi, hak-hukuk diyorlar, bir yandan da demokrasiyle bağdaşmayan aşırı muhafazakár bir düzeni savunuyorlar. Daha doğrusu, savunmanın da ötesinde, alıştıra alıştıra bu düzeni yerleştirmeye çalışıyorlar.
Frensiz bir şekilde toplumsal yaşamımızı şeriat kurallarına göre yönlendirme ve şekillendirme çabaları, açılan kapatılma davasına rağmen bile hız kesmedi!
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın önceki gün, "Ülkede güven bunalımı olduğu bir gerçektir. Hissedilen korkular göz ardı edilemez" demesi yerinde bir tespittir.
* * *
AKP’nin savunucularından olan Profesör Dr. Eser Karakaş bile son durumlardan şaşkın ve sıkıntılı görünüyor! Profesör Karakaş, bir konferans için gittiği Konya’da uğradığı hayal kırıklığını Star’daki köşe yazısında şöyle anlattı:
"Gittiğimiz çok şık lokantada normal içki servisi yapılmıyor, ama anlaşılan lokanta sahipleri tembihli ve bizi ayrı bir camekán salona alıyorlar, bu salonda mutfaktan şarap şişeleri siyah torbalar içinde, sanki eroin ya da silah taşınıyormuş gibi getiriliyor ve servis, şişeler bezle kapanarak yapılıyor.
Ben bir kadeh rakı talep ediyorum ama boşuna, anlaşılan rakının kadehte görünümü lokanta sahiplerinin hoşgörüsünü ve kabulünü aşıyor.
Konuştuğum garson, Konya’nın merkezinde, yanınızda kadınlarla gidilebilecek, beş yıldızlı oteller dışında içkili lokanta olmadığını söylüyor. İçki şişelerinin mutfaktan bizim özel salona siyah naylon torbalar içinde taşınması beni çok huzursuz ediyor. Kalkıp gitmek istiyorum ama İsveçli konuklara ayıp olmasın diye yapamıyorum.
Konya’da yaşanan çok olumlu gelişmelerle bu durumu beraber düşünmek insanın aklını karıştırıyor, düşündürüyor ve emin olun biraz da yeise, ümitsizliğe sevk ediyor..."
Böyle yazıyor Profesör Dr. Eser Karakaş... Bu daha iyi günlerimiz gibi görünüyor Eser Bey... Hayranı olduğunuz iktidar, ileride bizlere bugünleri de mumla aratabilir. Gidiş, o gidiş!
* * *
Yalnız Konya’da mı? Anadolu’nun her yanında durum böyle...
İstanbul’da artık tesettür defileleri düzenleniyor. Podyumda başları türbanlı, dua eder gibi poz veren tesettürlü mankenlerin fotoğrafları gazetelerde boy boy yayınlanıyor. Defilelerin ortasında kalkıp, gösteriş için namaza gidenler oluyor. Devir bu hale geldi işte...
Ya Galatasaray takımının kaptanı Hakan Şükür’ün davranışına ne demeli?
Hakan, dini spora da soktu... Futbol ile ibadeti, dini inancı harman edip birbirine karıştırdı. Bugün oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbi maçı için fikri sorulan Hakan Şükür’ün, fırsat bu fırsattır diyerek araya dini mesajlar sokuşturması doğru olmadı. Aslında Hakan iyi futbolcu olduğu kadar iyi bir insandır da... Bugüne kadar herhangi bir densizliği görülmemiştir. Saygılı ve efendidir. Fakat neden buna gerek gördü? Fethullah Hoca Cemaati’nin isteği mi?
Hakan Şükür bugünkü büyük maç için hafta içinde şöyle dedi:
"Fenerbahçe ile yapacağımız derbi maçı Kutlu Doğum Haftası’na yakışmalı. Bu hafta, Hazreti Muhammed’in doğumunun kutlandığı kutlu haftadır. Herkesin yaşadığımız kutsal haftanın atmosferi içinde hareket etmesini temenni ediyorum. Öyle güzel bir hafta içinde bulunuyoruz ki, bunun kıymetini bilmek durumundayız. Peygamberimize layık olmalıyız."
Peygambere layık olmak ile bir futbol maçı arasındaki münasebetin ne olduğunu anlamak zor. Her olaya din gözlüğüyle bakılmamalı. Allah ve Peygamber futbola karışmaz!