Mesut Hoca ile gurur duydum

DİNCİLİĞİN doludizgin gittiği...

Seçim galibiyetinin ortaya çıkardığı şımarıklığın arttığı...

Aydın geçinen birçok kişinin yalakalığa soyunduğu...

Profesör ve doçent unvanlı çok sayıda hocanın iktidar dalkavukluğu yaptığı bir dönemde...

İstanbul Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Mesut Parlak’ın kararlı ve yürekli çıkışı önemlidir, alkışlanacak bir olaydır.

Prof. Mesut Parlak, benim iyi bir dostumdur. Sık sık görüşmesek bile, düşüncelerimiz, laik Cumhuriyet ilkelerine bağlılığımız, kalplerimiz birdir.

Mesut Bey, rektör seçilişinin ilk günlerinde, tüm mal varlığının listesini, kapalı bir zarf içinde bana teslim etmiş ve "Bu mal beyanımı sana emanet ediyorum. Günün birinde açıklamak zorunluluğu doğarsa gereğini yaparsın. Sana güveniyorum" demişti.

O zarfı kapalı bir şekilde titizlikle saklıyorum. Üzerindeki tarih 19 Aralık 2005... Profesör Doktor Mesut Parlak’ın mal beyanı...

Bir gün, dedikodu, iftira gibi olaylarla karşılaşırsa, hasımları onu karalamaya kalkarsa, bu zarfı açıp göreve başladığı günlerdeki mal beyanını açıklayacağım.

Aramızda böylesine güvene dayalı bir dostluk var.

* * *

Ben, her tanıdığımı dost kabul etmem... Perşembe günü bu dostumla gerçekten iftihar ettim.

İstanbul Üniversitesi Senatosu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin, milli birlik ve bütünlüğün teminatı olduğunu vurgulayarak Türk ulusuna ait tüm değerlerin, hazırlanmakta olan yeni Anayasa taslağı içinde mutlaka korunması gerektiğini bildirdi.

Senatonun duyurusunu açıklayan Prof. Dr. Mesut Parlak, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu iç ve dış tehditlerin, Anayasa değişikliği çalışmalarının önemini artırdığını, bir akademik kurum olarak İstanbul Üniversitesi’nin çalışmalarla yakından ilgilendiğini belirterek şu görüşleri dile getirdi:

Bizim başörtüsüyle sorunumuz yok. Bu ülkenin de yok. Sorunumuz, dinciliğin simgesi "türban" ile...

Bu ülkenin dinle sorunu yok, dinci ile sorunu var!

Kürt’le sorunumuz yok, hiçbir zaman da olmadı. Ama Kürtçülük de dahil, her türlü kafatasçılığıyla sorunumuz var.

Bu Anayasa’nın Türk ulusunu geleceğe taşıyabilmesi, Atatürk ilkelerini, laikliği, Cumhuriyet kazanımlarını tartışmasız bir şekilde temel almasıyla sağlanabilir. Bu değerler, geleceğimizin teminatıdır.

* * *

Peki, bu hedeflerden sapılırsa ne olacak? Ülkemizin geleceği için tehlike olmayacak mı?

Prof. Dr. Mesut Parlak, "Böyle bir tehlikeye bütün gücümüzle ve hiç tereddüt etmeden karşı çıkacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururum" dedi.

Anayasaların siyasiler tarafından yapılmaması gerektiğini ifade eden Rektör Mesut Parlak, sözlerine şunu da eklemeyi ihmal etmedi:

"Ben doğrusu bu sivil Anayasa’yı hiç içime sindiremiyorum. Bugüne kadar yapılan anayasalar başka bir anayasa mıydı? Hepsi sivil anayasaydı. Anayasa mutlaka yansız ve bilimselliğe dayanan, geniş kapsamlı bilim adamları tarafından yapılmalı. Siyasetin dışında olmalı, siyasi bir eğilime yandaş olmamalı!"

Peki, hazırlanan yeni Anayasa taslağı (AKP Anayasası) bu tarife ne kadar uyuyor? Şimdiden başlayan tartışmalar, pek uymadığını gösteriyor!
Yazarın Tüm Yazıları