ALLAH deveye kanat verseydi, sağlam bina kalmazdı!
Allah bunlara da "tam fırsat" verse, ülkemizdeki tüm laik, demokratik cumhuriyet ilkeleri de yerle bir olacak!
Türban, devlete hızla egemen oluyor. Sırayla Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve Anayasa Mahkemesi gibi, devletin en önemli kurumlarına girdi. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın, Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın eşleri türbanlı.
Yalnız onlar mı? Birçok bakanın, milletvekilinin, üst düzey bürokratın eşleri de türbanlı!
Bu devirde, eşi türbanlı olan herkesin şansı açık!
* * *
Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı Profesör Zafer Üskül,"Eğitim hakkı herkesin sahip olduğu bir haktır. Türban yasağı mutlaka kalkmalıdır" diyerek yeni bir hamle yaptı. Profesör bu konuda çok ateşli görünüyor.
Türban, başı örten bir bez parçası mıdır, yoksa dini ve siyasi bir simge mi?
AKP Milletvekili Özlem Türköne, Meclis’teki bir toplantıda CHP’lilere, "Bir bez parçasına niye tahammül edemiyorsunuz?" diye sorunca AKP’liler ayaklanmış ve "Başörtüsüne bez parçası demekle, Türk bayrağına bez parçası demek arasında bir fark yoktur" diye kıyameti koparmışlardı!
Demek ki neymiş? Türban bir bayrakmış! Türk bayrağı Türkiye’nin, türban ise dincilerin bayrağı! Onlar böyle kabul ediyor!
Türkiye’deki yüksek mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de türbanı dini ve siyasi bir simge olarak kabul etmişti. Mahkemenin kararına göre Hıristiyanlarınboyunlarına taktıkları haç ne ise, türban da o idi. Yani dini simge! Mahkeme dini simgelerin, laik ülkelerin devlet kurumlarında kullanılamayacağı görüşündeydi.
* * *
AKP’li olduktan sonra düşünsel ve yapısal bir değişime uğrayan (eski CHP’li) Profesör Zafer Üskül, türban yasağına isyan ediyor ve "Öğrenci yurttaştır ve hizmet alandır. Bir öğrenci (türbanlı) tapu dairesindeki işini yapabiliyor, suç işlerse karakola götürülebiliyor ve mahkemeye çıkarılabiliyor. Buralar da devletin kurumları ama devletin üniversitelerine alınmıyor. Burada çelişki var, ortadan kaldırılması gerekiyor" diyor.
İş takibi için kamu kurumlarına yapılan başvurularla, süreklilik gösteren eğitim ve öğretim konusu nasıl bir tutulur? Bu kadar mantık dışı bir örnekleme olabilir mi?
Bu ülkede, özel hayatında türban takanlara hiç karışan olmuş mudur?
Prof. Zafer Üskül eskiden böyle değildi. Çünkü CHP’liydi. CHP’nin ise sıkmabaş türbana bakış açısı biliniyor. CHP adayı iken, bu partinin düşüncelerine dört elle sarılan Zafer Üskül, AKP’ye geçince değişti, AKP’lilerden daha koyu bir AKP’li oldu.
Demek ki, unvan ve makam insanların düşüncelerini tam ters yönde etkileyebiliyor. Ne diyelim, helal olsun!
Yine Prof. Zafer Üskül’ün sözlerinden anladığımıza göre bunlar kendi anayasalarını yapıp türbanı onun içine sokacaklar. Böyle bir zorlama laikliğin sonunu getirebilir!
Laikliğini koruyamayan bir Türkiye, Avrupa Birliği’ne girme şansını sonsuza kadar kaybeder. Türkiye Batı’dan iyice uzaklaşır.
Almanya’nın Yeşiller Grubu Eşbaşkanı Daniel Cohn-Bendit’in, "Laikliği koruyamazsanız Avrupa Birliği’ne girme şansınız olmayacak" diyebizi dostça uyarması bu yüzdendir.
Fakat dinleyen olacak mı? Akıl körelince sözlerin yararı az oluyor!