BAŞBAKAN Erdoğan, eski başbakanlardan Demirel’e, Özal’a hiç benzemiyor.
Çok öfkeli... En ufak eleştiriye tahammülü yok! Herkese zehir zemberek!
Türk siyasetinde derin izler bırakan Demirel ve Özal ise eleştiriye açıktı, ikisi de mizahı sever, en sert karikatürlere bile kızmazlardı.
Ya Erdoğan? Karikatüristlere, yazarlara açtığı rekor sayıda davalarla tarihe geçti.
Kızmadığı yok Başbakan’ın... İşadamlarına kızıyor, aydınlara kızıyor, muhalefete kızıyor, kendisine şak şak yapmayan gazetecilerin Başbakanlığa girmelerine yasak koyuyor, yalnız Türk basınına değil, dış basına da öfkelenip duruyor!
New York Times Gazetesi, Economist Dergisi ve Reuters Ajansı, Türkiye’de liberallerin Erdoğan konusunda hayal kırıklığı yaşadıklarını yazınca onlara da kızarak, "Gerçekleri anlatıyorum. İşinize gelmiyor. Milletim yutmaz!" diye köpürmesi dış basında da birçok eleştiriye yol açtı.
Her ne ise... Canı sağ olsun... Millet, onun öfkesine alıştı artık...
* * *
Uzun yıllar Günaydın ve Star Gazeteleri’nin Londra temsilciliğini yapan ve bu görevi halen Sözcü Gazetesi’nde sürdüren gazeteci arkadaşımız Bora Paran, geçen haftaki "Londra Mektubu"nda İngiltere Başbakanı’nı yazdı. Hiçbir yorum eklemeden Paran’ın "Başbakan dediğin böyle olur" başlıklı yazısını okuyalım:
"Ülkemizde ’YouTube’ denilen internet sitesine girmenin yasak olduğu garip bir süreç yaşıyoruz.
Türkiye’de YouTube, birileri tarafından neden sakıncalı bulundu ve üzerine ağır bir sansür perdesi çekildi? Bunu anlamak zor!
Avrupa Birliği’nin gedikli aday ülkelerinden biri olmamız nedeniyle, tek el üzerinde amuda kalkmak, havada sekiz perende atmak gibi emirleri yapmak için, sihirbazın şapkasından çıkarttığı tavşanlar gibi, yasaları bir çırpıda çıkartabiliyoruz.
Ama gelin görün ki, tüm dünyanın zevkle kullandığı bir internet sitesine yasak koyuyoruz.
Anlaşılması güç çelişkilerin yaşandığı ülkemizde, çağdışı uygulamalar devam ederken gelin Londra’daki gelişmelere bakarak aramızdaki farka bir göz atalım."
* * *
"İngiltere Başbakanı Gordon Brown’ın Başbakanlık internet sitesine girdiğinizde, Gordon Brown, İngiliz halkına bütün samimiyeti ile şöyle sesleniyor:
’Sevgili vatandaşlarım, benimle herkes temas kurabilir. Bana sormak istediğiniz sorularınız, önerileriniz, benim için büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, Başbakanlık konutumuz olan 10 Downing Street’e, YouTube bünyesinde bir başvuru kanalı açtık. Her vatandaşım, bana sormak istediği soruları YouTube’a görüntülü olarak geçerse, aynı YouTube kanalında sizlerin sorularını canlı olarak, en fazla iki gün içinde bizzat cevap vereceğimden emin olabilirsiniz. Soru ve önerilerinizi bekliyorum.’
Bu Başbakan, bizim alışmadığımız bir Başbakan... Kendisine yöneltilen her soruyu, dünya önünde canlı olarak yanıtlamayı bir onur meselesi haline getiren bir Başbakan... İşte bu yüzden YouTube’u seçmiş... Hem de bizde yasaklanan YouTube’u Başbakanlık konutuna yerleştirerek, kamera önünde halkına ve dünyaya cevap verebilmek için... Onun tek istediği şey, halkın yararına yaptığı çalışmaları samimi bir şeffaflık içinde ifade edebilmek... Gülümseyen bir çehre ile sinirlenmeden, avazı çıktığı kadar bağırmadan, sakin, kendinden emin bir Başbakan gibi...