ÇANKAYA Köşkü’nün kütüphanecisi olan Nuri Ulusu’nun oğlu Mustafa Kemal Ulusu (Futbol Federasyonu’nun eski başkanı), babasının ilginç anılarını kitap haline getirdi:
"Atatürk’ün Yanı Başında" (Doğan Kitap)
Son günlerde çok gürültü koparan Can Dündar’ın ticari amaçlı "Mustafa" filmini eleştirenler, gerçeği öğrenmek için 253 sayfalık bu kitabı okumalıdır.
Nuri Ulusu, "Atatürk’ün kütüphanecisi" olarak anılmak istiyor ancak Atatürk’ün hayatındaki yeri bu sıfatın içerdiği anlamın çok ötesinde... 1926’dan Ata’nın ölümüne kadar 12 yıl boyunca en sevdiği yardımcılarından biri olmuş, bütün yurt gezilerine katılmış bir kişi... Atatürk’ün özel yaşamında bilinmeyen ilginç yönlerini anlatıyor.
* * *
Atatürk, Türk müziğinin her çeşidini zevkle dinlerdi. En çok sevdiği şarkılardan bazıları:
"Mani oluyor halini takrire hicabım"
"Anladım sevmeyeceksin beni sen nazlı çiçek"
"Karşında esirim, bana düşman gibi bakma"
Nuri Ulusu, bir gün Atatürk’ün hafif hafif şarkı mırıldandığına tanık olur:
Nuri Ulusu huşu içinde: "Allahım o ne güzel, o ne içli bir söyleyiş, ne ulvi dakikalardı... Ben ve büyük Atatürk... Yalnız ikimiz ve onun hafif nemli gözleri... Tanrım, bu kime nasip olurdu?" diye düşünür. Atatürk, şarkısı bitince Ulusu’ya döner ve der ki:
"Nuri evladım, sevgi ve áşık olmak ne güzel duygu... Tanrı nelere kadir, bizlere ne güzel duygular veriyor, ne güzel beste ve şarkı, değil mi?"
Atatürk, sevgiyi ve aşkı tatmıştı ama hiç mutlu olmamıştı. Bir gün Ulusu’ya şöyle der:
"Çocuk, ne mutlu ki, sevdiğin bir eşin, iki yavrun ve mutlu bir yuvan var. Bunun kıymetini iyi bil, sana gıpta ediyorum. Tanrım neden bana bunları nasip etmedi, neden?"
* * *
Atatürk, ses sanatçısı Münir Nurettin’i çok severdi. Nuri Ulusu anlatıyor:
"Bir akşam Bursa’da, Çelik Palas otelindeyiz. Her zamanki gibi harika bir sofra, kalabalık davetliler arasında Münir Nurettin Bey de oturuyor.
Atatürk’ün hemen yanı başında Fahrettin Altay Paşa var. Yemeğe ve rakılar içilmeye başlandı.
Bir ara Atatürk, elini arka cebine atarak silahını çıkarıp Münir Nurettin’e dönerek:
’Münir Bey, sesin çok güzel, çok yüksek perdeden de söylüyorsun. Bakalım cesaretin de yüksek mi? Şu rakı bardağını al da başının üzerine koy bakalım’ demez mi?
Hepimiz, heyecanla titremeye başladık. Fakat Münir Nurettin, hiç tereddüt etmeden önündeki rakı dolu bardağı aldı ve başının üzerine koyarak cesurca Atatürk’e bakmaya başladı.
Atatürksilahını kaldırdı, nişan aldı ve biz hálá şaka yaptığını sanarak beklerken paaat! diye bir silah sesi, bir an herkes şokta ama Münir Nurettin kalıp gibi öylece yerinde oturuyor ve de bakıyoruz ki bardak da yerinde ama arka tarafında duran direğin üst kısmında bir kurşun yeri...
Meğer tetiği çekerken silahı yukarıya doğru tutarak ateş etmiş... Esasında doğru da atsa bardağı kesin vuracağından emindik, çünkü attığını vuran müthiş bir silahşordu...
Atatürk, cesaretinden dolayı Münir Nurettin’i tebrik etti ve ’Hadi şimdi güzel bir şarkı oku da neşelenelim" dedi. Sanatçı onun çok sevdiği ’Şahane gözler şahane’yi bir okudu, bir okudu ki.."
Nuri Ulusu "Oğluma, şerefli bir devlet memuru olarak maddi şeyler bırakamadım ama Atatürk’le anılarımı bırakıyorum. O bu anıları kitap haline getirecek ve Türk milletine sunacak" dedikten sonra hayata veda etti. Mustafa Kemal Ulusu, babasının bu vasiyetini yerine getirdi. "Atatürk’ün Yanı Başında" kitabı bizlere Atatürk’ün ardındaki insanı anlatıyor.