Paylaş
Son 5-6 yıldır metropol kadınlarının en büyük amacı bir an evvel evlenip, patır patır ardı ardına çocuk yapıp, genç diri ve sağlıklı anne olmak. Kimi görsem, önündeki beş senelik planında ‘ille de’ hamile kalmak var. Eskiden, çok eskiden, ta TeleVole zamanlarında gece kulüpleri ünlülerden, ilik gibi kızlardan geçilmezdi. Mekân çıkışı yakalananlara bakıp iç çeke çeke “Vay be! Hayata bak” derdik. Günümüzün magazin programlarıyla eskisi gibi korkunç değil. Fazla temiz, ultra steril. Kime mikrofon uzatılsa bir “Kocamı çok seviyorum” cevabı... Sadece davetlerden çıkarken yakalanan ünlüler var, onlar da işte Hadise gibi mutluluk saça saça, dünya barışından bahsederek pozitif konuşmaktan insanın içini bayıyor. Nerede o Hande Ataizi’nin pencereye sıkışması, nerede o mankenlerin tek atışlık futbolcu aşkları... Geçmişinde bakirelik raporunu habercilere gösteren insanlar barından bir magazin kültürümüz var sonuçta. Dahası da var... Alpay, Cansel’e aşkını itiraf ederken az kalsın beyin kanamasından gidecekti adamcağız, kamera iyi çeksin diye cup cup havuza atlayıp duruyordu. Muazzez Ersoy ise o sıralar şak diye evlenip boşanınca adamcağız program program dolaşıp “Bana banyosunu kullandırmadı diye boşandık” diyerek dert yanmıştı.
ZENGİN KOCAYA KAPAK ATMAK
Değişen sadece magazin kültürümüz değil. İş dünyasındaki değişimin de pek bir farkı yok. Zamanla kendi ayakları üzerinde duran kadının tanımı, algısı değişti. İşkolik kadın eskiden seksiydi, güçlüydü; kadının kendi ayakları üzerinde durmasına gıptayla bakılırdı. Şimdiyse milletin gözünde hastadan farkı yok. Eskiden kadınların çalışmama sebebi evdeki öküz koca ve baba ya da eğitimsizlikken günümüzde çocuklarına ve eşine vakit ayıramadığı için koşarak işten ayrılanlar var.
‘Zengin kocaya kapağı atmak’tan dünyanın en iğrenç şeyi gibi bahsedilirdi, ikinci sınıf insan bile olamazdın böyle bir düşüncen varsa. Öğrencilik zamanlarımda Ankara’dan bir arkadaşım, tanınmış ünlü bir ailenin oğluyla apar topar evlenince kızın düğününde tek konuştuğumuz şey, “Geri zekâlı kız! Hayatını yaktı, okulu da bıraktı bu dangoz herif yüzünden” diyerek ileride ‘çook pişman olacak çook’ olmasıydı.
PEKİ, SORUMLU O ‘SİNCAP’ KİM?
Aradan yıllar geçti, o masada oturan kız grubundan kimisi yapım şirketlerine, televizyon kanallarına CV’sini verebilmek için canla başla yarıştı; kimisi belki orada kalır umuduyla maaş almadan saçma sapan programlarda çalıştı; giriş çıkış saati belli olmayan işlerde kariyer kariyer diye kendini heba etti. Sonunda 30 yaş üstü kadınların sektörde tutunması zor olduğu; otuz olmadan evlenmek gerektiği gerçeğiyle yüzleşildi. Bu arada o burun kıvırdığımız hatunsa dördüncü çocuğunu doğurdu, kocadan destekle kendi kariyerini yaptı, fiziği de hepimizden düzgün oldu.
Bunların hepsi Victoria Beckham sincabı yüzünden. Aldı cillop gibi kocayı, doğurdu makineye bağlanmış gibi çocukları, ‘örnek model’ tanımını kökten değiştirdi. “Öncelik kariyerim” demek bir anda yerlerde süründü, 15 yaşında kızlar hangi üniversiteye gideceğini değil, kimle evleneceğinin hayallerini kurmaya başladı. Piyasa mekânlarsa gece kulüpleri değil, gece yarısı olmadan kepenkleri indiren yemeğin, şarabın ön planda olduğu mekânlara dönüştü.
Belki de doğru olan budur, hâlâ bilmiyorum. Ya kariyerin için bir şirkete daha fazla para kazandırmak uğruna yıllarını verirsin ya aynı enerjiyi, zamanı soyunun devamı için harcarsın. Amacın ne olursa olsun, evde de yatsan, fink fink sokaklarda cirit de atsan o yıllar bir şekilde akıp gidiyor.
Paylaş