Paylaş
Artık yeşil-beyazlı camia için bundan sonrası çok daha zorlu geçecek.
500 milyon TL borç ile son şansı Süper Lig’e çıkıp, buradaki gelir avantajı ile bu yükü hafifletebilirdi.
Maalesef olmadı…
Aslında aklı başında olan ve menfaatsiz seven herkes bu sezonun Bursaspor tarihinin en önemli sezonlarından birisi olduğunun farkındaydı.
Lakin yine “Küçük olsun, benim olsun” zihniyeti ve hepimizin bildiği malum eller daha ilk adımda olaya müdahale edip, Mesut Mestan’ı koltuğa oturttu.
Daha yola başlarken, birlikte hareket ettiği insanları satan bir kişinin başarılı olması beklendi.
Arkasından kariyeri başarısızlıklarla dolu, bir önceki sezon takımın küme düşmesinde pay sahibi olan fakat hangi akla hizmet (!) ettiği belirsiz Selçuk Erdoğan diye birisiyle yola devam edildi.
Yanlış hoca tercihine, yanlış hoca tercihleri eklendi.
Tamamen kendi beceriksizlikleri ile altın değerinde 3 puan silindi.
Ve beklenen son Pazar gecesi gerçekleşti.
Bu son maç ve öncesinde yaşananlar bile tam ibretlik aslında;
Bir gece önce Özer’in kampı terk etmesi,
Futbolcuların gece 3’lere kadar bu durumu konuşması,
Futbolun sahada oynanmadığını bilmeyen zayıf yöneticiler,
Oyun zekâsı ve karakteri sıfırın altında olan futbolcular,
Kariyerinin en berbat maçına çıkan İrfan Buz…
Hepsi kariyer olarak kendilerini bitirdiler belki ama asıl tükenen Bursaspor oldu.
Girdiği bu bataklıktan çıkabilmesi bana göre çok zor.
Hele ki kulübün etrafından ve içinde vermek için değil, almak için dolaşan bu kadar çok insan, taraftar grubu varken…
Üzgünüm.
Şehrimizin güzide takımı Bursaspor’umuzun geldiği bu nokta içimizi acıtıyor.
Lakin vicdanım çok rahat.
Yıllardır gördüğüm her yanlışı yazdım, anlattım ve kongre üyelerini uyardım.
Hele o son seçimde Ali Ay’a oy veren 1.060 kişiyi asla affetmiyorum. Muhtemel tüm camia affetmeyecek.
En başta dediğim gibi “Oyun bitti”.
Bu oyunu yazan, kurgulayan, senaryoda piyon rolünü üstlenen herkesi tebrik etmek gerekiyor…
Paylaş