Paylaş
“Yeni hayat”ın hediyesi pek çok yeni yükümüz var. Bunlardan biri de ağır metaller ve bu yükümüz de çaktırmadan ufak ufak artıyor.
Sizin bu tehlikenin farkında olmamanız normal ama biz doktorların da konuyu yeterince dikkate aldığımızı, önemini kavrayıp gerekli farkındalığı geliştirdiğimizi söylemek zor.
Oysa bir türlü çözüm üretemediğimiz pek çok sağlık sorununuz muhtemelen bu AĞIR METAL TOKSİSİTESİ meselesi ile de ilişkili. Mesela mı?
“Yorgunum, halsizim, elimi kolumu kıpırdatacak güç bulamıyorum” diyenlerin, “Bu unutkanlık meselesi, konsantrasyon zaafı da nereden çıktı?” diye düşünenlerin, “Neden her sabaha baş ağrısıyla uyanıyorum?” sorusuna bir türlü yanıt bulamayanların, “Gezici kas ağrıları, eklem sorunları, saç dökülmeleri, cilt kurumaları, tırnak kırılmaları” yaşayanların, hatta “Nereden çıktı bu depresyon?” diye düşünenlerin mühim bir kısmının sorunu da bu mesele.
Yani bedenlerinde biriken aşırı toksin yükü, özellikle de ağır metal birikimi. Bu mühim konuyu -bir gözlemimi de gündeme getirerek- sizinle paylaşıp sağlık gündeminize sokmak istedim. Buyurun...
Toksin yükümüz artınca ne olur?
◊ Yorgun, bitkin, halsiz düşeriz
◊ Depresif bir yapı geliştiririz
◊ Uyku düzenimiz bozulur
◊ Kaslarımızda ağrılar, kramplar gelişir
◊ Baş ağrıları gündeme girer
◊ Saç, tırnak, cilt sorunları baş gösterir
◊ Kilo alırız
Toksik şişmanlık ne anlama geliyor?
Toksik şişmanlık tanımını ilk kez ABD’li ünlü “fonksiyonel tıp” uzmanı Dr. Mark Hyman kullandı. Önce bir TV röportajında “kolay kilo alan ve kilolarını vermekte zorlanan bazı kişilerde böyle bir sorunun olabileceğini” söyledi, aynı konuya daha sonra bir hastasını da gündeme getirerek “The Blood Sugar Solution” kitabında da yer verdi.Bu gibi olgularla biz de karşılaştık, geçen hafta klinikte “nedenini açıklamakta zorlandığımız” bir “kilo karmaşası” meselesinin arka planında cıva toksisitesinin olduğunu görünce de hiç şaşırmadık.Marmara kıyılarında yeni il olan şehirlerden birinde yaşayan ve “balık tutkunu” olduğunu keyifle anlatan öğretmen bir hanımdı. Ünlü Çin atasözünü “hiçbir kötülük tek başına gelmez, çoğu zaman hep birlikte gelirler” deyimini doğrularcasına “yorgunluk, uyku bozukluğu, kuru cilt, saç-tırnak meseleleri” ile uğraşırken 20 kilodan fazla yağlandığını, denediği farklı beslenme metotlarına rağmen de problemini bir türlü çözemediğini anlatıyordu.İsterseniz bundan sonrasını Dr. Hyman’a bırakalım. Bakın o ne diyor...
Dr. Mark Hyman ne diyor?
Dr. Hyman’ın dediklerinin özeti şudur:“Ağır metal meselesi mühim. Kilo sorununun önemli nedenlerinden biri de muhtemelen o. Biz sorunu hep tiroitte, insülin direncinde, telamus-hipofiz-adrenal üçgeninde ya da psikolojik sorunlar ve/veya genetik eğilimde ararken farkına varmadan, yavaş yavaş zehirleniyoruz. Zehir yükümüzün en başında da cıva toksisitesi var. Yiyip içtiklerimizle ve muhtemelen de en çok kirli deniz ürünleriyle cıva yükleniyoruz.Eğer sağlıklı beslenme çabalarınıza, diyet ve egzersiz çalışmalarınıza rağmen kilo vermekte zorlanıyorsanız bunun nedeninin aşırı toksin yükü, özellikle ağır metal yükü olabileceğini ve bu yükün metabolizmanızı altüst edip sizi obezite yolculuğuna çıkarabileceğini unutmayın.”
Toksik yük nasıl araştırılıyor?
Ağır metal ölçümleri kan ve idrar analizleriyle yapılıyor. Cıva için “saç analizi” yönteminden faydalananlar da var. Ölçümlerin güvenilirliği konusunda farklı görüşler olsa da bu ve benzeri analizlerle vücutta biriken cıva, kurşun, arsenik, kadmiyum miktarları hakkında az çok bir fikir edinmek mümkün.
Toksinlerinizi saunada da atabilirsiniz
Dr. Hyman’a göre terlemenin her türlüsü ağır metal yükünüzü azaltmada işe yarıyor. Sauna kürleriyle ve/veya terletici aerobik egzersizlerle terleyerek de toksinlerinizi azaltmanız mümkün.
Haftada iki-üç kez saunaya girerek ve her gün güçlü aerobik aktiviteler yaparak da vücudunuzdaki metal ve diğer toksinlerden kurtulabiliyorsunuz. Egzersiz ve saunanın kilo verdirici, teskin edici, rahatlatıcı gücü biraz da “detoks etkisi” ile bağlantılı.
Toksinler sizi nasıl yağlandırıyor
Dr. Hyman’a göre toksinler metabolizmayı yavaşlatan, neticede de kilo almayı kolaylaştırıp diyabete, hipertansiyona kapı açabilen zararlılar. En çok da insülin direnci üzerinden etkilerini gösteriyorlar.
Bilindiği gibi insülin direnci yağlanmaya ve şeker hastalığına yol açan ana mekanizmalardan biri. Toksinler hücre çekirdeklerindeki önemli reseptörlerin işlevlerini engelliyor, özellikle Peroksizom Proliferatör Aktive Reseptörler (PPAR) denilen hücresel yapıların çalışmalarını bozuyor.
Ayrıca açlığı kontrol eden beyin sinyallerini bozarak iştah kontrolünü aksatarak da etkili olmaları mümkün.
Detoksu detoks için yapın
Detoks sözcüğünü duyduğunuzda aklınıza hemen zenginlerin takıldığı, sadece “ot suyu” içilerek açlık kürlerinin uygulandığı, neticede metabolizmanın hırpalandığı yanlış işler gelmesin. Giderek artan toksin yükümüz en önemli problemlerden biridir. Toksinleri sadece ağır metallerle de sınırlı düşünmeyin.
Plastik şişelerden kazandığınız bisfenol, kullandığınız deterjanlar, çamaşır yumuşatıcılar, haşerelere karşı kullandığınız farklı böcek öldürücüler ve tabii ki içtiğiniz sigaralar ve alkolü de toksin bagajınızın belirleyicileri olarak düşünmeniz lazım.
Kısacası detoks mühim ve ciddi bir iş.
Doğru, bilinçli yapıldığında yararlı bir süreç.
Paylaş