Kırk yılın en kuvvetli La Nina’sı tarımı vurdu, enflasyonu zıplattı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Bu yıl etkili olan La Nina, güçlenerek son kırk yılın en kuvvetlisi oldu. Bu kuvvetli etki nedeniyle Güney Amerika, Güney Asya ve Avustralya’da hububat, kauçuk, kahve, soya, hurma yağı, mısır, şekerin üretimi düşürek fiyatları ve enflasyonu fırlattı.
Hal böyle, böyleyken, farkındaysanız ben son aylarda gazete ve TV’lerden uzak duruyorum. Çünkü havayla ilgili sordukları soruları cevaplandırmaya değer bulmuyorum. Ezberlerini bozup havayla ilgili en basit kavramları bile öğrenmiyor ve hava şartlarının insan yaşamına, ekonomiye, bireysel ve ulusal güvenliğimizle ilişkisini kuramıyorlar. Bozuk plak gibi “Bin, yüz ya da on yılın kışı” ve “Avrupa’da kara kış bizde neden kar yağmıyor” gibi basma kalıp sorularından bıktım usandım. Dünya ise La Nina’nın tarıma etkisini, kar yağışının Avrupa’da uçakları nasıl yere çaktığını ve Wikileaks’in belgelerindeki küresel iklim değişimine yönelik ayak oyunlarını konuşuyor. Özellikle de bu Wikileaks belgelerindeki ABD’nin, Çin ve Hindistanı da emisyon azaltmaya ikna edebilmek için Yeni Zellanda ile yaptığı görüşmeler; Dalai Lama’ya Tibet’in politik durumu yerine iklimine yoğunlaşması için yapılan baskılar çok ilginç.
DEVENİN HÖRGÜCÜ GİBİ
Bizde ise bitmek bilmez saçma sorular: “Şimdi orada kar yağıyor ama neden burada yağmıyor!” Tövbe, tövbe sanki dünyanın her yanında aynı anda yağıp aynı anda güneş açması gerekiyor! Gazeteciler, gazete okumuyor herhalde. Daha önce burada bunun nedenini basitçe açıklamaya çalışmıştım: Hava paternlerini çift hörgüçlü devenin sırtına benzer bir dalga gibi düşünün. Devenin hörgücü gibi yükselen tepeler sıcak havanın bulunduğu sırtlar; iki hörgüç arasında kalan vadiler ise soğuk havanın bulunduğu oluklardır. Sırtta bulunan yerlerde güneyde kuzeye sokulmuş sıcak hava; oluk içinde bulunan bölgelerde ise kuzeyden güneye inmiş soğuk ve yağışlı hava bulunur. Avrupa’daki dalganın oluk şeklindeki kısmı doğuya veya güneye hareket edince bize de soğuk ve yağışlı hava geliyor ya da tersi oluyor. Sırf ülkemizdeki bu meteoroloji cahilliğini ortadan kaldırmak için söz veriyorum emekli olunca bir TV’de hava durumu sunmaya çalışacağım.
FİYATLAR ÇİN’İ ETKİLİYOR
Şimdi gelelim La Nina’ya. La Nina, yani “küçük kız”, ekvatoryal Pasifik Okyanusu’nda su yüzey sıcaklığının düşük olma durumu. El Nino, gibi geniş bir çoğrafyada hava paternlerini ve dolayısıyla hava durumu değiştirebilen bir klimatolojik olay. La Nina dönemi, Peru ve Arjantin gibi Güney Amerika ülkelerinde kuraklığa; Avustralya, Malezya, Tayland, Vietnam gibi ülkelerde ise aşırı yağışlara neden olmakta. Böylece La Nina’nın bu yıl neden olduğu yağışlardan dolayı Avustralya’da şekeri ihracatı dörtte bir oranda düştü. Benzer şekilde Endenozya ve Vietnam’da buğday ve kahve hasatı gecikti. Arjantin’deki yetersiz yağışlardan, püsküllenme dönemindeki mısır büyük darbe yedi. Sonuçta, Tayland ve Endenozya’da kauçuk fiyatları yüzde 30, hurma yağının fiyatı ise yüzde 50’den daha fazla arttı. La Nina’nın neden oluğu yağışlı havalar sellere neden olarak Endenozya ve Avustralya’daki demir ve kömür madenlerindeki üretimini ve nakliyatını da durdurdu. Bütün bunların en büyük müşterisi Çin. Bu durumda en büyük ihtalatcı Çin, soya, buğday, kauçuk için daha fazla ödemek zorunda kalacak. Bu nedenle dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Çin’de de gıda fiyatlarında enflasyonun şiddetlenmesi bekleniyor. Bunun bir sonucu olarak da, Çin Merkez Bankası’nın paranın değerinde ve faiz oranlarında bazı ayarlamalar yapmasının kaçınılmaz olduğu düşünülüyor. Peki dünyanın 20. büyük ekonomisi olarak biz bu konuda ne düşünüyoruz? Üstü açık bir fabrika olan tarımda dünyanın her tarafında olup bitenden haberimiz olmalı, onlara göre üretim yapmalı ve mallarımıza değer biçmeliyiz. Bunun için öncelikle Meteorolojinin, “yarın üç-beş derece; yağaçak yağmayacak” şeklinde bir bilim dalı olmadığını anlamalıyız. Bunu anladığımız an Türkiye gelişmişliğe önemli bir atım atmış olacak... İyi yıllar diliyorum!