Eksi 27 derecede ‘Ardahan’da otomobiller dondu’ haberi ve Pakize Suda’nın bu sene tutmayan kar tahminlerini tiye alan ‘Kar geliyor (muş) (mu)’ yazısı bana, 90 yıl önce bu günler Allahüekber Dağları’nın doruklarında yaşanan ‘Sarıkamış Dramı’nı hatırlattı.Keşke Sarıkamış Taarruzu’nda hava şartlarının etkileri göz önünde bulundurulabilseydi. Çünkü hava hiçbir zaman tarafsız değildir, savaşta ve barışta bize karşı veya bizimle beraberdir. ‘Eğer avantajımız olacak şekilde kullanırsak, hava müttefik; kullanmazsak düşman olur.’Tarih, hava şartlarının askeri harekatları nasıl etkilediğine dair örneklerle dolu. Bir meteoroloji profesörü olarak tarih kitaplarını okurken meteorolojik konulara takılıp kalıyorum. Hammer’in on ciltlik Büyük Osmanlı Tarihi’ni de böyle bir merakla okuyup satır satır işaretledim. Askeri Coğrafya kitaplarındaki meteorolojiyle ilgili konular, Normandiya çıkarması vb. askeri meteoroloji çalmalarını da takip etmeye çalışıyorum. ABD’de doktora öğrencisiyken bir gün Amerikan Meteoroloji Birliği Bülteni’nde Kırım Savaşı’nın meteorolojik analizine rastlayıp okumuştum. Kırım Savaşı’yla dünyada modern hava tahmininin başladığını öğrenince de çok şaşırmıştım. Araştırmayı Helsinki Üniversitesi Tarih Enstitüsü’nden S. Lindgren ve Kudüs Hebrew Üniversitesi Meteoroloji Bölümü’nden J. Neumann yapmıştı. Bize de böyle bir araştırma yapmak nasip olur mu? Arşivlerimizi Çinlilerin yaptığı gibi bir de meteorolojist ve hidrolojist gözüyle okur muyuz? Bilemem!TUTARSIZLIĞA ŞÜKÜRBildiğim bir şey varsa o da MÖ 500 yılında Sun Tzu’nun ‘Araziyi bil, düşmanını bil, havayı bil. Ancak ondan sonra zafere ulaşırsın’ sözünü pek dikkate almadığımızdır. Sonuç olarak, I. Dünya Savaşı’nda Doğu Anadolu’nun zor ve çetin kış koşullarında Ruslara karşı girişilen Sarıkamış Taarruzu’nda (22 Aralık 1914) -20 ile -30 derece sıcaklıklarda hazırlıksız olarak yapılan harekat sonucunda Türk Ordusu Allahüekber Dağları’nda donarak şehit olmuştu...Mahmud Muhtar Paşa’ya göre Balkan Savaşı’nda da ‘Yağmurun ve soğuğun bozguna uğramamızda büyük etkisi olmuş.’ Muhtar Paşa anılarında (Güncel Yay.), yalnız yağmur ve (yol olmadığından) çamur yüzünden top ve arabalar gibi savaş malzemelerini terk ederek uğradığımız bozgunlardan bahsetmekte. Ayrıca, Balkan Savaşı Kırklareli muharebelerinde, aşırı sis altında pervasızca ilerleyen Bulgar Ordusu (23 Ekim 1912’de saat sabah beş buçukta) sis kalkınca birdenbire askerlerimizle karşı karşıya kalmalar üzerine askerlerimiz paniklemiş. Yine Balkan Savaşı sırasında Şarköy muharebelerinde, Bulgarlar sisli bir günde karşılarında bir arazi tümeni olduğunu öğrenir. Bunun üzerine, bazen Türk askerlerini (‘taal, taal’ şeklinde) Arapça konuşup, bazen de ‘Padişahım çok yaşa!’ diye bağırarak yanlarına çağırıp pusuya düşürürler. Anı kitabında (Harmoni Yay.) Osman Pamukoğlu Paşa, 31.12.1994 tarihinde Hasan Kundakçı Paşa’ya PKK için öyle diyor: ‘Bu defa meteoroloji raporlarının tutarsızlığına şükretsinler. Bize iki gün bile yeterdi...’Muhtar Paşa’nın subaylarından aktardığı raporlarda ‘havada yağmur alametleri göründüğünden’ veya ‘bugün yarın şiddetli yağacağı belli olan yağmurlardan sonra’ şeklinde isabetli tahminler de var. (Ama başka şehirlerin birkaç günlük havasını hálá tahmin edemiyoruz.) Hammer’a göre 1443’ün kışında Sultan Murad, Suçi geçitlerini kapatmak için bütün gece dağın yamacına su akıtmış. Ertesi gün buzdan bir duvar Macar süvarilerini karşılamıştı. Yine Hammer’a göre Sadrazam Köprülü, 20 Nisan 1664 tarihinde Belgrad’da yağmur duasına çıkılmasını emrederek muazzam bir yağmur yağdırmış!ASKERİ METEOROLOJİSTLERŞimdinin süper güçleri de ‘havaya sahip olmak’ doktrinine göre hareket etmekte ve savaş alanını hava şartlarıyla birlikte manevra yaparak yönetmek istemektedir. Örneğin, ABD Hava Kuvvetleri’nin 2025 yılında ‘Havaya Sahip Olmak’ gibi de bir hedefi vardır. Yoksa hava şartları, savaşan taraflar ve savaş alanlarını kontrol etmeye devam edecek...Askeri meteoroloji literatürüne göre, ‘Ne doğru silah, ne doğru taktik, ne de doğru hava şartları tek başına en fazla başarıyı sağlar.’ Başarı için doğru silah, doğru taktik ve doğru hava şartlarının hepsi gerekir. Havayı kullanmak, askeri operasyonlara hava şartlarını yeterince entegre etmek demektir. Havayı kazanmak için meteorolojistler kendilerinin ve düşmana ait silah sistemlerinin limitlerini de tahmin etmeli. Bunun için askeri meteorolojistler, sivil hava tahmini mantığından kurtulup, manevra ve ateş üzerinde etkili olan parametreler üzerinde bir asker gibi düşünebilmeli. Bu nedenle, bugün sadece ABD Deniz Kuvvetleri’nde binden fazla master ve doktoralı askeri meteorolojist çalışmakta. Türkiye’de ise sivil meteorolojide bile çalışmasına izin verilen meteoroloji mühendislerinin sayısı 110’dur; (yani meteorolojide çalışanların sadece yüzde 3’ü!)Alptekin Müderrisoğlu’na göre (Kasta Yay.) Koçfanes Köyü’nün ağası Hüseyin Bey, Enver Paşa’ya ‘Sarıkamış hareketinde dikkate alınmayan bir şey var. O da soğuk, kış’ dediğinde, ‘Askerin moralini kırıyorsunuz. Konuğunuz olmasaydım, bu sözleriniz için şimdi sizi vurmam gerekirdi’ demiş. Günümüzde Enver Paşa gibi kişisel ve siyasal tutkularının esiri olanlar, bu senenin modası haline gelen tutmayan ‘kar söylentileri’nin gerçek nedenlerini duymak bile istemez. Hatta hava tahmininde büyük ölçüde yurtdışına bağımlılığın ülkemizin savunması için de bir risk oluşturduğunu söylerseniz birilerinin ‘şahsiyetini rencide etmiş’ bile olabilirsiniz. Halbuki, ‘Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz.’ Sonuç olarak 90 yıl sonra meteorolojide unutulanlar dışında başka değişen fazla bir şey yok!