Basın, “Bin yılın soğukları geliyor” başlıklı haberlerle dolup taşmaya devam ediyor. Küresel iklim değişimine, yanlış bir şekilde “küresel ısınma” diyenler de bu duruma şaşıp kalıyor. İçimize kurt düştü bir kere; “bin yıllık soğuk var mı yok mu” sorusuna cevabımı kulağına özel olarak fısıldamamı isteyenler bile var.
Bu habeler beni de telaşlandırdı: Asrın kışı geliyor ama ben hâlâ ne odun ne de kömür alabildim! Ne yapacaksın odun ve kömürü demeyin! Gerçekten bin yıllık soğuk geliyorsa doğal gazdan umutu kesip odun, kömür almamız ve tekrar soba kurmamız gerekecek. Şimdi odun, kömür, un, şeker, tuz ve prinç alıp stoklamadan önce bin yıllık soğuk var mı yok mu diye emin olmam gerekir.
FİLMDE NE OLMUŞTU
Rivayetlere göre stok yapamam. Zaten zorunlu olmadıkca böyle bir yatırım yapacak kadar zengin filan da değilim. Bu durumda bu işten biraz da anlayan biri olarak bin yıllık kış haberinin dayanağına baktım. Bin yıllık kış haberi, Polanyalıların “Gulfstream”, “Körfez Akıntısı”, “Kuzey Atlantik Akıntısı” ya da “Kuzey Atlantik Taşıyıcı Bantı” adı verilen akıntının yavaşladığına dair gözlemleri olduğu tezine bağlanmış. Benzer bir şekilde “Yarından Sonra” adlı filmin esas dayanağı da bu sıcak su akıntısının durmasıydı. Öyleki, Sibirya’da bulunan bir fosile göre, tüylü mamut otlarken birden bire donmuş. O kadar hızlı donmuş ki kafasını havaya bile kaldırıp bakamamış ve bu yüzden ağzında otla bulunmuş. Filmin, dünya ısınırken birden bire soğumanın ve mamutun ağzında otla donmasının dayanağı Meksika’dan çıkan Gulfstream adlı sıcak bir su akıntısıydı. Bu sıcak su akıntısı normalde İngiltere’ye doğru gidiyor ve yol boyunca soğudukça batıyor ve sonuçta soğuk su akıntısı Labrador olarak Amerika kıyılarına geri dönüyor. Filmde ise bu akıtı daha önceleri de jeolojik evrelerde olduğu gibi bir anda duruyor.
NASA ARAŞTIRDI
Küresel iklim değişiminden dolayı kutuplar civarındaki denizlerde bulunan buz dağları ve karalar üzerindeki buzulların ergimesi okyanusa bu enlemlerde büyük miktarlarda tatlı su girmesine neden oluyor. Okyanusa karışan tatlı su, daha hafif olduğundan okyanusun daha yoğun olan tuzlu suyunun üstünde kalır. Sıcak tuzlu okyanus suyu akıntısı nomalde sıcak olduğundan üste kalıyor ve soğuduğu zaman alta inerek Labrador adı verilen soğuk bir su akıntısına dönüşüyor. Tatlı su karıştığı zaman sıcak tuzlu su akıntısı soğusa bile yoğunluğu yeterince artmadığı için batarak sirkülasyonu tamamlaması yavaş veya mümkün olmuyor. Bu yüzden erime yâni tatlı suyun okyanusa karışması bu akıntıyı bozabiliyor. Avrupa’nın kuzeyindeki iklimi yumuşatarak yaşanabilir kılan bu akıntı zayıflar ya da tamamen durursa Kuzey Batı Avrupa’nın iklimi Sibirya’ya benzer bir şekilde sertleşir. 25 Mart’ta kısa adı GRL olan dergide NASA’nın Kuzey Atlantik’de son 15 yıl boyunca yaptığı akıntı hızı ölçümlerinin sonuçlarına ait bilimsel bir analiz yayımlandı. Bu çalışmaya göre bu su akıntısında önemli bir yavaşlama yok ve hatta son yıllarda çok küçük de olsa bu akıntının hızlanma var! Başka bir bilimse çalışmada ise “Körfez Akıntısına Hoşçakal” denilecek yıl, 2100’ün çok sonrası olarak tahmin ediliyor.
YILBAŞINDAN SONRA ÜŞÜYECEĞİZ
Bu durumda, 2010-11 kışında hava sıcaklıklarının daha çok La Nina’dan dolayı mevsim normalleri veya mevsim normallerinden biraz düşük geçmesi ihtimali var. Özellikle La Nina gelişmesini ilerlettiği 2011 yılının başlangıcında daha fazla etkili olması bekleniyor. Bu durumda yıl başına kadar kışın hava sıcaklıkları mevsim normalleri civarında, yıl başından sonra ise mevsim normallerinin biraz aldında olması bekleniyor. Yani eski usul yakacak ve yiyecek stoklamamızı gerektirecek bir durum yok henüz!