Altın saatlerde depremden korunmak için altın kurallar
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
29 Eylül-1 Ekim 2004 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Deprem Şûrası’nda üye olarak görev yapmaktan onur duydum.
Kurumsal Yapılanma Komisyonu’nun bir üyesi ve raportörü olarak Ankara’daki çalışmalara da aktif olarak katıldım. Bu şûrayı büyük titizlikle düzenleyip yine büyük bir sabır ve hoşgörüyle tamamladıkları için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nı tebrik ederim. Şûranın birinci günü Marmara’da olan deprem, Bakanlığımızın ne kadar doğru ve isabetli bir iş yaptığına da işaret ediyordu... Bu sayfada, depremden korunabilmek için altın saatlerde (ilk 72 saat) dikkat edilmesi gerekenleri okuyacaksınız.
Zaman darlığından şurada birey ve halk eğitimi yeterince işlenemedi. Halbuki Amerika ve Japonya’da yıllardır aldığım afet yönetimi eğitimlerinden öğrendiklerime göre afetlerden korunmada bireysel güvenlik ve halkın hazırlığı her şeyin başında geliyor. Diğer bir deyişle ‘Türkiye’de herkes afetlere hazır olunca, Türkiye afetlere hazır olacaktır.’ Bu ilkeye uygun olarak herkesi afetlere hazırlamalıyız. Afetlere hazırlıkta para ve mevzuata takılıp kalmadan da yapılacak birçok şey var. Afetlere hazırlığı anlatmak da yetmez mutlaka bireylerde gerekli davranış değişikliği sağlamalı ve halkı harekete geçirmeliyiz.
Toplumların depremden korunabilmesi ve altın saatlerde (ilk 72 saat) dikkat edilmesi gerekenleri beş maddeyle özetleyebiliriz. Bir deprem anında her şeyden önemlisi, (sadece zeminin değil) içinde oturduğumuz ve çalıştığımız binaların sağlam olmasıdır.
Diğer bir deyişle, artık depremlerde binalarımız ağır hasar görmemeli. Binalarımızın yassı kadayıf olması ise kabul edilemez bir ilkelliktir! ‘Deprem öldürmez, binalar öldürür’ sloganı bu nedenle kafalara iyice sokulmalı. Marmara Depremi’nde de bir kişi hariç ölenlerin tamamını binalar veya eşyalar öldürmüştür. Alacağımız veya kiralayacağımız evin süsünden daha çok, artık kurallara uygun inşa edilip edilmediğine dikkat etmeliyiz. Binalarımız mutlaka zemine uygun bir şekilde inşa edilmeli. Sağlam bir zemine inşa edilen çürük binalardan da kaçınmalıyız...
DEPREM ANINDA ÇÖK-KAPAN-TUTUN
Deprem anında (yani 0. saniyede) ikinci önemli olan şey, etrafımızda bulunan eşyaların ve tepemizdeki tavandan lamba gibi şeylerin üzerimize düşüp veya devrilip bize zarar vermemesidir. Tepesinde 50 kilogramlık bir avize sallananların gidip ‘komando’ eğitimi alması kadar saçma bir şey olamaz. Modern afet yönetiminde en önemli olan şey risk yönetimidir. Diğer bir deyişle, afet anında risk oluşturabilecek, bize zarar verebilecek şeyleri mümkün olduğunca ortadan kaldırmalıyız. Dolapların, rafların, tüplerin, TV, bilgisayar vb. eşyaların mutlaka sabitlenmesi gerekmektedir. Örneğin, mutfak tezgahının üstündeki mutfak dolaplarının bir sarsıntıda açılması durumunda, başımıza düşebilecek olan tencere gibi ağır eşyalar öldürücü olabilir. Bunun için bu kapakların açılmasını önleyen ve çok ucuz bir kilitle bu riskleri de hemen ortadan kaldırmalıyız...
Binamız sağlam ve eşyalarımız güvenli olduğu bir durumda, depremden korunmak için bilmemiz gereken üçüncü şey deprem anında (örneğin, ilk 30 saniyede) nasıl davranacağımızdır. Deprem anında yukarıdan dökülen sıvayla birlikte, kırılan camların bizi yaralamasını önlememiz için hedef küçültmeliyiz. Hedef küçültmek için de yapılması gereken temel hareket çök-kapan-tutun olarak özetlenebilir. Deprem anında ayaktaysak, sırtımız pencereye dönük bir şekilde hemen çöküp sağlam bir masa veya sıranın altına ya da yanına kapanmalıyız. Sarsıntıyla hareket edebilecek olan masa veya sırayla birlikte hareket edebilmek için bir elimizle masanın ayağına tutunmalı. Etrafta uçuşan cam vb. maddelerden yüzümüzü ve gözlerimizi koruyabilmek için de masaya tutunduğumuz kolumuzun üzerine yüzümüzü kapatıp depremin durmasını beklemeliyiz.
Depremden, binamız az hasarlı, eşyalarımız üstümüze devrilmemiş, sağa-sola savrulmamış ve paniğe kapılıp merdivenlere ya da balkona koşuşturmadan çök-kapan-tutun hareketiyle kendimizi güvene almış bir şekilde çıktığımızda hemen (örneğin ilk üç dakika içinde) kendimizi ve etrafımızdakileri kontrol etmeliyiz. Unutmayın bir şehri etkilemiş bir depremde binlerce yaralı insan, irili ufaklı yangın, su baskınları vb. problemler olacaktır. Bu kadar çok sayıdaki yaralıya ve yangına anında hiçbir sağlık kurumu ve itfaiye yetişemez. Bu nedenle, herkes küçük kanamaları durdurmak, solunum yollarını açmak, yaralı taşımak gibi temel ilkyardım bilgileriyle donanmalıdır. Ayrıca herkesin küçük yangınlara güvenli bir şekilde müdahale edebilecek donanımı ve bilgisi de olmalıdır.
KİMSE NEREDE BU DEVLET, DEMESİN
Beşinci madde olarak, insanların ilk 30 dakika içinde komşularının yardımına gideceğini unutmamalıyız. Enkaz altında kalanların çıkartılması, etraftaki yangınların söndürülmesi, gaz kaçakları ve su sızıntılarının kesilmesi, yaralılara ilk tıbbi yardım, psikolojik ilkyardım gibi acil müdahaleler yapılacaktır. Bunların doğru bir şekilde yapılabilmesi için de her bireyin, her ailenin, her apartmanın, her kurumun, her sokağın, her mahallenin, her köy veya ilçenin kendi kendine yeterli olacak şekilde önceden hazırlanmış olması şarttır.
San Francisco depreminden sonra Amerikalılar’ın öncelikle yaptığı şey, kısaca CERT diye adlandırdıkları ‘Toplum Afet Müdahale Ekipleri’ni oluşturmaktı. Bugün CERT eğitimi, terör gibi insan kaynaklı afet için de ABD geneline yaygınlaştırılmakta. Japonya’da afetlerle mücadele için gerekli örgütlenmeyi yerine getiren yerleşim birimlerine ekipmanı ve eğitimi belediye vermektedir. Benzer şekilde halkımızın organize olarak afetlere hazırlanmasını teşvik etmeliyiz. Yoksa depremin ilk saniyesinden itibaren afetzede olanlar her şeyi devletten bekleyecek ve normal olarak ‘nerede bu devlet’ diye bağıracaklardır...