Bu hafta bir öğle yemeğinde buluştuğum arkadaşım, çocuğundan söz ederken "Yemek yediremiyorum" deyip ağlamaya başladı.
Şu anda 3,5 yaşında olan kızı için yıllardır gösterdiği sabır ve çaba, sanırım o an bir krize dönüştü. Karşımda, hüngür hüngür ağlayan, vicdanı kanayan, anlattıkça daha da çok sinirlenen (çoğunlukla kendine kızan) bir kadın vardı. Kurduğu şu cümle ise aslında konunun anahtarıydı: "Beslenme problemi mi bu Pınar, yoksa besleyememe problemi mi? Nasıl bir anneyim ben ya allah aşkına?"
Bu kadın gayet aklı başında, kariyer sahibi, Boğaziçili, işyerinde neredeyse 120 kişiyi ve ayrıca ev hayatını gayet iyi yöneten bir kadın...
Ne diyeceğimi bilemediğim zamanlar oldu onu dinlerken. Çünkü hiç yaşamadım ben bu sorunu... Nasıl sakinleştiririm, nasıl destek olurum diye düşünürken, şöyle dedim ona: "Bak arkadaşım, ben bu sorunu hiç yaşamadım. Senin ne yapıp ne yapmadığını bilemem, ama sana kendi yaptığım ve yapmadığım şeyleri söyleyebilirim."
Ne yapmadım: Israrla yemek istemediğinde, işi inada bindirdiğinde, baskı yapmadım! "Peki" dedim, geri çekildim, bir daha da üzerinden saatler geçse bile "Yiyecek misin" diye sormadım. Çevresinde keyifle kendi kendime sofralar hazırlayıp, piknik yapıp, sevdiği şeyleri önüme koyup ben yemeye başladım. Sonunda gelip kendiliğinden bana katıldı ve yedi.
Ne yaptım: Ona seçenek sundum! "Elma mı, muz mu? Puding mi, yoğurt mu?" gibi... Seçimi kendisinin yaptığını hissettiğinde mutlaka seçti birini...
Tabii ne dersem diyeyim, olayı onun kadar yoğun yaşamadığımdan ne ölçüde yardımcı olabildim bilmiyorum. Ancak ofise döner dönmez hemen bizim sitenin üyelerinden, değişik illerden 10 tane rastgele anne seçtik. Telefon açtık ve sorduk: "Anne olarak yaşadığınız en ciddi sorun nedir?"
Dört kişi "Çocuğum yemek yemiyor" dedi, yani beslenme problemini söyledi. Üç kişi "Çocuğum uyumuyor veya gece uyanıp kalkıyor" diyerek uyku sorunundan bahsetti. Bir kişi agresif davranışlara dikkat çekti ve "Çocuğumun sürekli diğer çocuklara vurmasına engel olamıyorum" dedi, hatta anlatırken ağladı. Bir kişi "Bebeğim hiç emmedi beni, en büyük vicdan azabım bu" dedi, biraz daha konuşsak o da ağlayacaktı. Son aradığımız anne ise bebeğinin doğuştan olan bir fiziksel sorununu anlattı.
Şimdi anne sütü problemi yaşayan anneyi de alıp beslenme bölümüne koyarsak, aradığımız annelerin yarısının sorunu benim arkadaşımın da olduğu gibi "beslenme"... Yani yoldan geçen her iki anneden biri aynı sorunu yaşıyor bir şekilde...
Bu sorunu yaşayan annelerin ise yapmaları gereken ilk şey şu bana göre: "Kendilerini suçlamaktan vazgeçmek" ve en yakın aynanın karşısına geçip "Çocuğumun bu dönemde benim istediğim gibi yemek yememesi benim suçum değil" demek.
Sabredin geçecek, eninde sonunda yemek yemenin dünyanın en güzel şeylerinden biri olduğunu öğrenecek.
Emin olun büyük şehirlerde yaşayan, bu gazetede bu yazıyı okuyabilen hiçbir annenin çocuğunun, inatlaşma sonucu yemediği yemek yüzünden açlıktan öldüğünü görmedim ben!
Mutfağınızdaki eczane: Vitaminler
Vitaminler, vücutta meydana gelen metabolik reaksiyonların gerçekleşmesinde rol alan, vücutta üretilmeyen, yiyeceklerle birlikte dışarıdan alınmak zorunda olan organik bileşiklerdir.
Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Yrd. Doç. Dr. E. Mahir Gülcan, "Vitaminler eriyebilirliklerine göre ’suda eriyen vitaminler’ (B ve C vitaminleri) ve ’yağda eriyen vitaminler’ (A, D, E ve K vitaminleri) olarak ikiye ayrılırlar. Suda eriyen vitaminler fazla alındığında, idrar yolu ile vücuttan atıldıklarından genellikle toksik değillerdir. Isıya (pişirmeye, kaynatılmaya) karşı dayanıklı olmadıkları için güneşe maruz kalırlarsa bozulurlar" diyor ve fazla dozda alınan vitaminlerin vücutta istenmeyen bazı sorunlara yol açtığını da sözlerine ekliyor. Özellikle yağda eriyen vitaminler, vücutta depolandıkları için toksik etki yaparak vücuda fayda yerine zarar verebiliyorlar.
Süt çocukluğu döneminde sağlıklı bir çocukta mutlaka dışarıdan alınması gereken tek vitamin "D vitamini"dir. Anne sütünün ve ek gıdaların, süt çocukluğu döneminde D vitamini gereksinimini karşılamaktaki etkisi çok az; çünkü vitamin D, derinin güneş ışınına direkt maruz kalması ile sağlanıyor.
Bebeğinizin, yaz aylarında haftada yarım saat ile 2 saat arası, sadece yüzünün ve ellerinin güneş ışığına maruz kalması, haftada 30 dakika da bezi dışında tümüyle çıplak olması, vücudunun aylarca yetecek kadar D vitamini üretmesini sağlıyor. Eğer bebeğiniz, güneş ışığına yeterince maruz kalmıyorsa, dışarıdan D vitamini takviyesi yapmanız gerekiyor.
Çocuklarda yaşla birlikte tüm vitaminlerin, özellikle de B grubu vitaminlerin gereksinimi artıyor. Normalde yeterli ve dengeli bir beslenme ile bu gereksinimler karşılansa da araştırmalar özellikle A, C ve D vitamini alımlarında sorun olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, beslenme sorunu açısından risk taşıyan 1-5 yaş arası çocuklara, bu vitaminlerin verilmesi öneriliyor. Yeterli C vitamini tüketimi, normal gereksinimin yanı sıra bitkisel kaynaklı demirin emilimini artırması açısından önemli.
Yeterli ve dengeli beslenen 6-10 yaş arası çocuklarda genellikle vitamin yetersizliğine rastlanmıyor, ancak okul çocuklarının beslenmelerine ilişkin yapılan çalışmalarda, bazı besin öğelerinin; örneğin antioksidan vitaminlerin (A, C ve D) yetersiz tüketildiği görülmüş. Bu nedenle, vitamin ilavesi düşünülen çocukların beslenmeleri ayrıntılı olarak incelenmeli, gerekmedikçe gelişigüzel vitamin ilavesi yapılmamalı.
Ergenlik döneminde artan kalsiyum gereksinimini sağlamak için çocuğunuzun yeterli miktarda D vitamini alması önemli... Enerji gereksinimindeki artışa bağlı olarak bu dönemde B grubu vitaminlere, özellikle tiamin, riboflavin ve niasin’e olan gereksinim artıyor. Hücre gelişiminde DNA ve RNA sentezinde görev alan folat da bu dönemde özenle alınması gereken vitaminlerden biri... Araştırmalar, genellikle ergenlerin folik asit düzeylerinin düşük olduğunu gösteriyor.
Ergenlik döneminde miktarının artırılması önerilen bir diğer madde, A vitamini öncüsü olarak bilinen karotenoidler. Bu madde; kayısı, portakal, havuç, domates, ıspanak, roka gibi sarı ve yeşil renkli meyve ve sebzelerde bulunuyor. Ayrıca karotenoidler, kanserden korunmanıza da yardımcı oluyorlar.
Vitaminlerden maksimum yarar sağlamak için;
n Yemek sularını atmayın
n Yemekleri aşırı pişirmeyin
n Sebze ve meyveleri taze tüketin
n Günde 3-6 öğün alın
n Esmer ekmek yemeye özen gösterin
Uzay Yarışçıları
Büyülü karakterlerle dolu, bu heyecan verici aksiyonda, tüm ailenizle birlikte görsel bir fantastik maceraya sürükleneceksiniz. Will Stanton, dünyadaki aydınlık ve karanlık arasındaki dengeyi korumak üzere seçilmiş bir çocuk ve bir savaşçıdır... Işığın eski muhafızları tarafından yol gösterilen genç Will, birtakım saklı işaretleri bulmak üzere zamanda yolculuğa çıkar ve dünyayı korumak için gerekli olan mutlak gücü de elinde bulundurmaktadır. Tiglon
Ailenizin Tıp Ansiklopedisi
İnsan vücudunun olağanüstü ve karmaşık yapısını her yönüyle anlatan muhteşem çizimler... Temel vücut sistemlerinin ayrıntılı açıklaması: Yaşamın her aşamasıyla ilgili bilgiler: Gebelik, bebeklik, çocukluk, ergenlik, menopoz, yaşlılık... Koruyucu hekimlikle ilgili konular: Beslenme, perhiz, egzersiz, aşı... Fiziksel bir varlık olmasının ötesinde, zihinsel, duygusal ve sosyal bir varlık olarak insanla ilgili konular: Alkolizm, aile içi şiddet, üzüntü, cinsellik, ölüm, gerilim, kişilik bozuklukları... Alternatif yöntemler: Akupunktur, yoga... Acil İlk Yardım Kılavuzu... Özetle bu; her evde, her kütüphanede bulunması gereken kapsamlı bir tıp ansiklopedisi. Arkadaş Yayınevi
Çamur Bebekler
Ferda İzbudak Akıncı, çocuklara masallar anlatmayı sürdürüyor. Çamur Bebekler, çocukların yeteneklerini ortaya çıkarmanın ne kadar önemli olduğunu anlatan bir kitap. Ellerindeki beceriyi geliştiren, bir işi severek, emek vererek, sabırla yapmayı sürdüren bir insanın geleceğinin nasıl değişebileceğini, Çamur Bebekler’i okuduğunuzda daha iyi anlayacaksanız. Altın Çocuk Kitapları
Festival başladı
Büyükşehir Belediyesi 3. Uluslararası Eskişehir çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali başladı. 20-25 Mart tarihleri arasında düzenlenen festival, yerli ve yabancı birçok tiyatro topluluğunu Eskişehirliler ile buluşturuyor. Bulgaristan, San Marino, Fransa, Filistin ve Sırbistan’dan konuk tiyatro topluluklarının katılacağı festivale, yurtiçinden de birçok tiyatro grubu katılıyor.
Mövenpick’te Paskalya kutlamaları
Mövenpick Hotel İstanbul, 23 Mart tarihinde kutlanacak olan Paskalya Yortusu’nda, aileniz ve sevdikleriniz ile birlikte neşeli bir gün geçirebilmeniz için çok özel bir kutlama programı hazırladı. Rengarenk yumurtalar ile süslenmiş AzzuR Restaurant’da 11.30-15.00 saatleri arasında düzenlenecek olan Paskalya Brunch’ında, keyifli bir zaman dilimi geçirebilirsiniz. Paskalya ziyafetinin yanı sıra çocuklar, ödülü birinciye, ikinciye ve üçüncüye çeşitli büyüklüklerde çikolatadan yumurta olan Yumurta Avlama yarışmasına katılabilir, kendileri için hazırlanmış oyun odasında arkadaşları ile eğlenceli saatler geçirebilirler.